Suicide Squad‘ın yarattığı büyük hayal kırıklığına karşın hemen herkesin ortak fikri Margot Robbie’nin şahane bir Harley Quinn olduğuydu. Warner Bros da bu durumu fırsata çevirerek DC evreninin bu uzantısı için ağırlığı Harley Quinn karakterine vermeye karar verdi. Yılın ilk aylarında vizyona giren Birds of Prey ya da tam adıyla “Birds of Prey: And the Fantabulous Emancipation of One Harley Quinn” ağırlıklı olarak pozitif eleştirilere karşın gişede umduğunu pek bulamadı. İzleyiciyi çağıran renkli poster ve tanıtım görüntülerine karşın izleyip izlememe konusunda kararsız kaldığım filme Margot Robbie özlemimi gidermek adına BluTV’de yakalamışken bir şans vermek istedim…
Harley Quinn (Margot Robbie), sevgilisi Joker’den ayrılmıştır ve bu durum Joker’den çekinen pek çok düşmanı için fırsat doğurmuştur. Öte yandan küçük hırsız Cassandra Cain (Ella Jay Basco) ile Harley Quinn’in yolları kesişir ve iyi bir iki olurlar. Cassandra’nın peşine düşen kötüler ise Gotham’daki çok farklı pek çok kadını bir arada savaşmaya iter…
Birds of Prey, aslında DC Comics evrenindeki popüler bir kadın kahraman grubunun adıymış. DC Comics külliyatına hakim kişiler için komik gelebilir ama seriye çok hakim olmayan biri olarak bu grubun varlığından ilk kez haberdar oldum. Dolayısıyla filmdeki pek çok karakteri de ilk kez bu filmde izlemiş oldum. “İzlemiş oldum” diyorum fakat ne yazık ki “tanımış oldum” diyemiyorum. Çünkü filmin bu karakterleri tanıtmak için pek çaba harcadığı söylenemez. Biraz Harley Quinn’i hariç tutacak olursak filmdeki tüm karakterler çok yüzeysel ve özellikle Ewan McGregor’ın canlandırdığı Roman Sionis karakterinin yüzeyselliği fazla can sıkıcı…
Kadın gücüne övgü pompalayan Birds of Prey’in bunu çok doğru yollardan yaptığı, ya da farklı derin mesajlar barındırdığını söylemek imkansıza yakın. Aksine filmin içerisinde pek çok olumsuz mesaj taşıdığı söylenebilir. Fakat en azından konusunu özgün hissettiren ve ilgi çekici bir şekilde ele almayı başarıyor. İlk kez büyük bir filmin başına geçen yönetmen Cathy Yan’ın bu açıdan çok kısıtlı senaryoya karşın iyi iş çıkardığı söylenebilir. Filmin renkli dünyası, eğlenceli görüntü yönetmenliği, akıcı kurgusu bu tip filmlerden hoşlanan gişe izleyicisi için, klasik tarzdaki aksiyon izleyicisi için keyifli bir deneyim sunuyor…
Birds of Prey’in seyir zevki açısından fena sayılmayacak bir film olmasındaki en büyük pay şüphesiz Margot Robbie’ye ait. Karakterinin saç, makyaj ve kostüm tasarımlarının şahaneliği bir yana Margot Robbie oyunculuk olarak da tahmin edilebilir olmaktan çok uzak bir psikopatı mükemmele yakın canlandırıyor. Bu tip performanslar Joker gibi uç örnekler olmadıkça kaale alınmıyor ancak Margot Robbie burada gerçekten ödül seviyesinden uzakta olmayan, zor bir iş başarıyor… Kadrodaki diğer isimler ise karakter derinliklerinin olmayışıyla da paralel kendilerini gösterecek şans bulamamışlar…
Suicide Squad’ın en iyi yanı olan soundtrack albümü kadar olmasa da Birds of Prey’in de şahane bir soundtrack albümü var. Şarkıların film içerisindeki kullanımı da seyir zevkine katkı sunuyor. Tabii saydığım pek çok pozitif tarafı filmin çok kötü bir senaryoya sahip olduğu gerçeğinin üzerini pek örtemiyor. Yine de Birds of Prey, izlediğime hiç pişman olmadığım bir film oldu. Eğer tamamen kafa boşaltmak için izlemelik, renkli görüntüler ve yer yer keyifli aksiyon sahneleri eşliğinde bir Margot Robbie izlemek isterseniz siz de şans vermek isteyebilirsiniz…