Bu yıl Amerikan ve İngiliz filmleri dışında çok fazla film ilgimi çekmeyi başaramadı lakin son yıllarda Oscar’a yolladığı her filmiyle dikkatimi çekmeyi başaran Belçika’dan yine dikkat çekici bir iş çıktı. İlgi çekici konusuyla yılın merak ettiğim filmlerinden biri olan The Brand New Testament ne yazık ki beklediğimi tam anlamıyla veremeyen filmlerden biri oldu…
The Brand New Testament, Brüksel’de yaşayan aksi bir tanrı ve kızının etrafında gelişen olayları konu alıyor. Babasıyla sürekli anlaşmazlıklar yaşayan kızı bir gün babasının bilgisayarını ele geçiriyor ve dünyadaki herkesin ölüm tarihlerini açığa çıkartıyor. Tabii tüm insanlığın ne zaman öleceğini biliyor olması çok ilginç durumları da ortaya çıkarıyor. Mesela bir adam “nasıl olsa ölmüyorum” diyerek farklı yerlerden atlayarak denemelerde bulunuyor ki filmin en güzel yanlarından birini oluşturmuş o tip sahneler.
Her ne kadar film iyi bir mizaha sahip olsa da genel anlamda konuyu sıkıcı buldum. Oysa işin mizah tarafına daha yoğunlaşılsa daha da ilgi çekici bir film ortaya çıkabilirmiş ama bu haliyle özellikle ikinci yarısı biraz yetersiz kalmış. Tabii bu filmin kötü olduğunu anlamına gelmiyor, fakat ortada harika olmaya müsait bir konu varken ortalamanın az üstü olabilmiş bir şey çıkmış ortaya.
Aynı konular etrafında dolaşan filmlerden sıkılıp farklı şeyler arayışındaysanız The Brand New Testament sizin için doğru bir film olabilir. İlginç mizahi ve düşündüren, mesaj içeren yapısıyla izlemeye değer bir yapım. Bana göre bu yıl benzer kulvarda koştuğu The Lobster’a göre daha iyi bir film ve o filmi sevenlerin bu filme de ilgi duyacağını tahmin ediyorum…
Yorum Yazın