Takvimlerde geriye bırakmaya yaklaştığımız 2020’nin ana akım yerli film vizyonunun en çok heyecan yaratan projelerinden bir tanesi şüphesiz Ezel Akay, Haluk Bilginer ve Demet Akbağ üçlüsünü Neredesin Firuze’nin ardından yıllar sonra yeniden bir araya getiren “9 Kere Leyla” idi. Covid-19 pandemisinin patlak vermesiyle birlikte vizyonu es geçmek zorunda kalan film, bu vesilesiyle Netflix’in ikinci yerli orijinal filmine dönüştü… 9 Kere Leyla’yı, Netflix’te aynı gün gösterime girdiği yeni David Fincher filmi, Oscar’ın en büyük favorilerinden Mank’ten önce izlemiş olmam filmle ilgili yüksek beklentilerimi yeterince açıklıyor sanırım…

9 Kere Leyla’yı bu kadar merakla bekleme nedenim uzun yıllardan beri süregelen Haluk Bilginer hayranlığımın yanı sıra filmin fragmanındaki buram buram “Neredesin Firuze” kokusuydu. İtiraf etmek gerekirse Ezel Akay’ın yıllar içinde kültleşmeye başlayan bu ilk filmini ilk çıktığı dönemlerdeki yarım yamalak televizyon seyirlerimi saymazsak ilk kez kısa süre önce izledim. Sıra dışı, fazlasıyla şatafatlı prodüksiyonu bir yana absürt karakterleri, başarılı mizahı, efsaneleşen replikleriyle eşsiz olan bu filme bayıldım. 9 Kere Leyla’nın da içerisinde açık göndermede bulunduğu Neredesin Firuze’nin izini takip etmeye çalıştığı çok belli. Özellikle prodüksiyon ve absürt karakter oluşturma konusunda istediğine ulaştığı da söylenebilir ama ne yazık ki senaryosu, mizahı öncülünün epey gerisinde…

Adem (Haluk Bilginer) çok zengin, varlıklı bir adamdır. Eşi Leyla (Demet Akbağ) ise onun hemen her istediğini yerine getiren ideal gözüken bir eştir. Ne var ki Adem, eşine olan ilgisini kaybetmiş ve onu yeniden genç hissettiren Nergis’e (Elçin Sangu) abayı yakmıştır. Adem ve Nergis mutluluklarının yolunun Leyla’nın aradan çıkmasında görürler. Adem, bu doğrultuda kaza süsü verilmiş bir cinayet için çalışmalara başlar. Gel gelelim bu işte pek başarılı değildir…

Mitolojideki Lilith adlı tanrıçanın hikayesinden esinlenen 9 Kere Leyla, metaforlarla bezeli bir konuya sahip olsa da işin görünürdeki kısmı oldukça absürt ve eğlence vaat eden cinsten… Fikir olarak güzel gibi gözüken bu çalışmadan çıkan sonucun çok parlak olduğunu söylemek zor. Konu olarak filmin tekrara düşmesi kaçınılmaz olsa da zaten çok iyi işlemeyen esprilerin de tekrarlaması filmin küçük bir kalıbın içine sıkışmış olmasına neden olmuş. Karakterlerin bazıları çok gereksiz olmuş, bazıları iyi yazılamamış ve her şey gereksiz yorucu bir kurguda bir araya toplanmış…

Her ne kadar olmamışlıklarını filmin hemen her anında hissetsem de 9 Kere Leyla’yı izlerken bir an olsun sıkılmadım ve keyifli vakit geçirdim. Filmin en iyi yanı kesinlikle muhteşem prodüksiyon tasarımıydı. Görüntü yönetiminin etkili kullanımı da eklenince ortaya görseli çok sağlam bir iş çıkmış. Buna ek olarak müzik kullanımını da keyifli buldum. Filmi izledikten sonra çok eleştirildiğini gördüğüm Haluk Bilginer’in müzikal bilinçaltı sahnelerini de ben epey sevdim. Fakat filmin içerisinde kapladığı sürenin çok fazla olduğunu, tekrara düştüğünü kabul ediyorum. Ayrıca şarkıların hiçbiri de ne yazık ki akılda kalıcı cinsten değildi. Hele ki Neredesin Firuze’nin bu alandaki aşırı başarısı düşünülünce daha iyisinin yapılabileceğini rahatlıkla söylemek mümkün…

9 Kere Leyla’nın zengin oyuncu kadrosunda Haluk Bilginer yine parlıyor ve yüksek enerjisiyle filmin her anını keyifle izlemeyi sağlıyor. Demet Akbağ da ona iyi eşlik ediyor ve alıştığımız türden performanslarından birini sunuyor. Elçin Sangu’nun filmdeki imajını çok beğenip ekrana çok yakıştırsam da performansının türlü olmamışlıkları vardı. Haluk Bilginer ve Elçin Sangu’nun karakterleri arasında sağlanamamış uyum filmin göze çarpan temel sorunlarından biriydi. Fakat buradaki sorun bana kalırsa oyunculuklardan ziyade senaryo ve kurguyla alakalıydı… Daha az süre alan isimlerden ise en çok parlayan şüphesiz Fırat Tanış’tı. Absürtlüğü üzerine en iyi yakıştıran isim olmuş. Bu konuda ne kadar yetenekli olduğunu Geniş Aile’deki Koyu Bilal karakteriyle biliyorduk ve yıllar sonra yeniden hatırlamış olduk…

Uzun lafın kısası çok yüksek beklentilerle izlediğim 9 Kere Leyla’yı beklediğimin çok altında bulsam da keyifle izledim. Filmi izledikten sonra yerin dibine sokulduğunu görünce de doğrusu çok şaşırdım. Umduğumuz gibi çok iyi bir film olmadığı açık ve absürtlüğünün herkese hitap etmeyeceği çok net olsa da abartılı yergileri yersiz buldum. Sırf muhteşem prodüksiyonu, görüntü yönetimi ve kaliteli oyuncu kadrosu için bile şans verilebilir…

9 Kere Leyla

6

Puan

6.0/10