2014 yapımı Force Majeure ile tüm dünyanın ilgisini çekmeyi başaran İsveçli yönetmen Ruben Östlund, ikinci filmi The Square ile sinema dünyasının en prestijli ödüllerinden olan Altın Palmiye’yi kazanmayı başarmıştı. Beş yıl aradan sonra benzer bir tarzda filmle geri dönen Östlund, tarihi bir başarıyla üst üste ikinci filmiyle de Altın Palmiye ödülünü kazanmayı başardı. Yönetmenin ilk filmini seven ama bayılmayan, ikincisini ise hiç sevmeyen biri olarak üçüncü filme karşı oldukça temkinliydim. Fakat korktuğum olmadı ve Triangle of Sadness, kolayca en sevdiğim Östlund filmine dönüştü…
Carl (Harris Dickinson), henüz çok genç olmasına rağmen en parlak günlerini geride bırakmaya başlamış bir modeldir. Kız arkadaşı Yaya (Charlbi Dean) ise kariyerinin zirvesinde olduğu bir dönemdedir ve Carl ile ilişkinin kariyerini zenginleştirme ve Instagram’da gördüğü ilgiyi arttırmak açısından faydalı görmektedir… Kadınların erkeklerden daha çok kazandığı nadir sektörlerden birinden geçimlerini sağlayan çiftin bir hesap ödeme tartışmasıyla başladığımız filmde asıl olaylar çiftin süper zenginlerin olduğu bir yat gezisine ücretsiz davet edilmeleriyle başlar…
Triangle of Sadness, hakkında ne kadar az şey bilirseniz o kadar çok keyif alacağınız filmlerden. Bu yüzden ben de çok detaya girmemeye çalışacağım. Üç bölüme ayrılan film, ilk andan itibaren izleyici ilgisini kolayca kazanıyor ve yeni ilginçlikleri sürekli önümüze sererek bu ilginin canlı kalmasını sağlamayı çok iyi başarıyor. İlk kısmında tamamen ön planda olan çiftimizin, ikinci kısımda çok geri planda kalmaları zaman zaman filmin odağının dağılmasına neden olsa da bu dağılma filmin tahmin edilemezliğine katkıda bulunuyor… Üçüncü kısımda ise her şey çok iyi bağlanıyor ve filmin önceki kısımlarında değinilen cinsiyet rolleri, sosyal sınıf düzeyi gibi konularla varılmak istenen netleşmeye başlıyor…
Her ne kadar ismi üzücü bir dram filmini çağrıştırsa da Triangle of Sadness, baştan sona eğlenceli bir komedi. Tabii filmin komedi tarzının her bünyeye uygun olmayacağını, İskandinavların komedi anlayışının her kültüre olmadığının notunu düşmek lazım. Ben yönetmenin yaratmış olduğu tuhaf durumlardan çok keyif aldım. Yalnızca orta kısımdaki sansasyonel kısmın bir tık kısaltılmasını tercih ederdim…
Filmin çoğunluğu fazla bilinmeyen isimlerden oluşan oyuncu kadrosunda herkes işini çok iyi yapmış. Başrolde Harris Dickinson, ilk kez bu filmle dikkatimi çekip beğenimi kazanan bir isim oldu. Ona eşlik eden Charlbi Dean’in ise hem güzelliğine hem performansına hayran kaldım. Henüz filmi bitirmeden sabırsızlıkla başka hangi filmlerde oynadığını, oynayacağını araştırırken filmin gösteriminden birkaç ay sonra hayatını kaybettiğini öğrenerek kahroldum. Gencecik yaşta, çok parlamaya müsait bir kariyerin başında çok üzücü bir kayıp… Filmin en ünlüsü Woody Harrelson iyiydi ancak yardımcı kadroda asıl parlayanlar Rus milyarder rolündeki Zlatko Buric ve de filmin son perdesinde sazı eline alan Dolly De Leon olmuş…
Sözün özü düşük beklentilerle izlemeye koyulduğum Triangle of Sadness’ı beklediğimden çok daha fazla sevdim. Çok iyi yazılmış, çok iyi yönetilmiş, çok iyi oynanmış bir sosyal düzen hicvi. Kış Uykusu ve Parasite ile birlikte son 15 yılın en iyi üç Altın Palmiye kazananından biri, umarım daha iyisi de çıkar ama şu ana kadar 2022’nin en iyi filmi…