Ekranların kendisini özletmeyi en çok seven dizisi Sherlock, nihayet uzun bir aranın ardından 4. sezonuyla teşrif etti. Sherlock o kadar uzun aralar veriyor ki dizinin son sezonu yayınlandığında henüz izleryazar olarak yazmaya başlamamıştım bile ve dolayısıyla Sherlock’tan ilk kez bu yazıda bahsediyorum. 3. sezonuyla 2014 yılında yani tam 3 yıl önce yayınlanan dizi geçen yılbaşında tuhaf ama keyifli bir Christmas bölümüyle kendini hatırlatmıştı. Bu kez ise tam sezonuyla karşımıza çıktı. Tam sezon dediğime bakmayın, her zamanki gibi sadece 3 bölümden bahsediyorum…

Bu kadar uzun bir aranın ardından insan ister istemez üst düzey, beklediğine değecek kalitede bir sezon bekliyor. Fakat ne yazık ki Sherlock üçüncü sezonuyla ben dahil pek çok izleyicisinde büyük hayal kırıklığı yarattı. Geçen yıl yayınlanan özel bölüm bile bu sezonki üç bölümden de daha iyiydi.

Aslında Sherlock ile ilgili temel problem dizinin ilginçliklerinin artık sıradanlaşmaya başlaması. Dizi ilk başladığında hem çekim teknikleriyle hem de Sherlock’un zekasına bağlı olarak hayranlık uyandırmıştı. Fakat bölümler, sezonlar ilerledikçe artık Sherlock’un her şeyi çözmesi çok sıradanlaşmaya ve pek ilgi çekmeyen bir hale gelmeye başladı. Konu olarak da çok iyi bir şey bulunamayınca ortaya vasat bir sezon çıkması kaçınılmazdı.

Sezonun “The Six Thatchers” adını taşıyan ilk bölümü bana kalırsa dizinin şu ana kadarki en zayıf bölümüydü. Belki bazı kısımlarında komedi anlamında bir şeyler sundu ama konusu ilgi çekici olmaktan epey uzaktı ve uyku getirme konusunda başarılıydı. John Watson’ın bir türlü ısınamadığım karısıyla ilgili durum da beni hiç mi hiç etkilemedi.

İkinci bölüm olan “The Lying Detective” ise ilk bölüme göre çok daha iyi noktada olan bir bölümdü. Toby Jones’un konuk oyunculuk performansıyla iyi bir kötü karakter yaratılmış. Güçlü insanların suç işlemesinin kolaylığına yapılan vurgu ilgi çekiciydi. Fakat konunun işlenişinin yeterince iyi olduğunu söyleyemem.

Sezonun ve muhtemelen dizinin son bölümü olan “The Final Problem” ise büyük bir fırsatın kaçışı olmuş. Sherlock Holmes’un kayıp kız kardeşi üzerine olan bölüm inanılmaz ilgi çekici başlayarak beni ekrana kilitlemeyi başardı. Fakat bölüm içerisindeki kopukluklar, açıklanmayan noktalar, bağlandığı nokta saç baş yoldurtan cinstendi. Oysa bu bölüm biraz rötuşla rahatlıkla dizinin en iyi bölümlerinden biri olabilirmiş, olamamış, yazık olmuş.

Sherlock sezon sonu itibariyle final olabilecek bir şekilde sona erdi. Yapımcı ve oyunculardan gelen açıklamalar da dizinin geri dönmeyebileceği yönünde. Dizinin BBC’deki en düşük reytinglerini de bu sezon finaliyle alması bu durumun gerçekleşme ihtimalini kuvvetlendiriyor. Fakat birkaç yıl sonra yeni özel bölümlerin karşımıza çıkması beni hiç şaşırtmaz. Şahsen benim düşüncem artık dizinin final yapması gerektiği yönünde. Bu sezonla gördük ki dizinin artık eski çekiciliği kalmadı. Daha fazlası dizinin gözümüzdeki değerini daha da azaltabilir?

Sherlock - 4. Sezon

6.9

Puan

6.9/10

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.