İstanbul Film Festivalinin Kasım seçkisinden seçtiğim dört filmin üçüncüsü, izlemekte en çok tereddüt ettiğim seçimim olan Lessons of Love idi. Genç İtalyan yönetmen Chiara Campara’nın ilk filmi olma özelliğine sahip film, ilk kez 2019’daki Venedik Film Festivalinde gösterime girmesine rağmen hala çok az yerde, çok az kişiye gösterildi. Konu itibarıyla ilgimi çeken filme şans vermek istedim…
Yuri (Leonardo Lidi), İtalya’nın nüfus yoğunluğunun çok az olduğu bir köyünde yaşamını süren genç bir adamdır. Geçimini baba mesleği olan hayvancılıkla sürdürmektedir. Kendi seçimi olmayan bu meslekten kurtulmaya çalışıyor gibi gözükse de aslında hayvanlarıyla çok özel bir bağ kurduğu da açıktır… Filmin başında Yuri’yi yalnız, mutsuz ve aksi bir adam olarak görüyoruz. Şehirdeki bir gece kulübünde tanıştığı striptizci kıza karşı kısa sürede özel hisler besleyen Yuri, kendisi için yeni bir hayatın kapılarını aralıyor. Peki her şeyi geride bırakmaya değecek midir? İstediği gerçekten yeni bir hayat mıdır?
Lessons of Love, özellikle küçük şehirlerde yaşayanların hayatlarının bir döneminde yaşadığı ikilemleri ele alıyor. Hem konu olarak hem de sessiz, sakin bir film olmasıyla bana biraz Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Kasaba’sını hatırlattı. Hatta filmin bir yerinde Türkiye’ye yapılan göndermenin de bilinçli olabileceğini düşündüm. Tabii bahsettiğim bu benzerlik ana tema açısından minimum boyutta bir benzerlik…
Film, karakterinin hikayesine bağlama konusunda oldukça yetenekli. Mekan seçimi de bu durumu kolaylaştırma konusunda faydalı. Özellikle köy içerisindeki şelale ve gizli evle ilgili kısımları etkileyici buldum… Buna karşın filmin içerik olarak pek güçlü olmadığını, olay yoğunluğunun çok düşük olduğunu ve finalinin yeterince tatmin edici olmadığını belirtmek şart. İzlediğime pişman olmasam da özellikle tavsiye edilecek bir film de değil…