The Substance (2024)
Bu yılın en çok ses getiren filmlerinden biri, geçtiğimiz ay Mubi’de gösterime giren “The Substance” oldu. Carolie Fargeat’ın yönetmenliğini üstlendiği film, yıldızı sönmekte olan bir Hollywood yıldızının yasadışı yollarla elde ettiği bir ilaç sayesinde mucizevi şekilde genç haline ayrışmasını konu alıyor… Son derece özgün bir konuya sahip olan The Substance, özellikle ilk kısmıyla yaşadığım en enteresan sinema deneyimlerinden birini yaşattı. Demi Moore ve Margaret Qualley’nin harika performansları bir yana, filmin görsel ziyafet yaşatan yönetmenliği de bu başarıda önemli faktördü. Fakat filmin son kısımları için aynı şekilde tutkulu konuşmak çok güç. Özellikle son kısımda filmin girdiği kaos yolunu ben hiç sevemedim. “Body horror” zaten çok mesafeli olduğum bir türdü ve onun kötü örneklerinden birini son kısımda bir kez daha izlemiş oldum. Filmin izlemesi zor yanları olacağına hazırlıklıydım ama bu kadarını da beklemiyordum. Muhteşem bir ilk yarı, çok kötü bir son… Yine de yaşattığı uçta hisleri bir kalemde silmek zor. Yılın en izlenesi filmlerinden olduğu kesin…
Here (2024)
En sevdiğim iki filmin yönetmeni Robert Zemeckis’in yakın dönem işlerini dahi çok seven biri olarak 2016 yapımı Allied sonrasında çok ciddi düşüş içerisinde olduğunu kabul etmek durumundayım. Fakat en sevdiği film Forrest Gump olan biri olarak 30 yıl sonra filmin yönetmeni, senaristi, müzisyeni ve başrollerini bir araya getiren “Here” için heyecanlanmamam imkansızdı. Öyle ki sinemada izlemek istediğim filmlerin biriktiği bir dönemde bile kötü eleştirilerine rağmen koşarak izlemeye gittiğim film, tereddütsüz şekilde “Here” oldu… Çok ilginç bir konsepte sahip bir kitap uyarlaması olan Here, aynı mekanda tarihin çok farklı çağlarında geçen olaylardan bir yelpaze sunuyor. Farklı zamanlarda git-gel yapan film, pek çok hikayeyi çok kısa kesitler halinde anlatmaya çalışıyor. Fakat bu kadar çok şeyi bir anda anlatma isteği filmi takibi çok güç hale getiriyor. Senaryonun zayıflığında yardıma koşan ise filmin görsel anlatım gücü oluyor. Filmdeki prodüksiyon tasarımı şahane, yıllar içerisindeki değişimi çarpıcı hale getiren son derece üst düzey prodüksiyon başarısı. Keşke çoğu kişiyi filme sürükleyen, gençleştirmeyle güçlendirilmiş Tom Hanks ve Robin Wright’ın hikayesi olduğundan daha ön plana konulsaymış. Bu şekilde de son bölümde beni çok etkilemeyi başardı ancak büyük ölçüde ilginç bir fikrin deneysel uygulaması olma durumuna düşmüş ne yazık ki…