My Favourite Cake (2024)
İran sinemasında bu yılın dikkat çeken filmlerinden biri Berlin Film Festivali’nde yaptığı açılışı sonrası oradan ödüllerle dönen My Favourite Cake oldu. Maryam Moghadam ve Behtash Sanaeeha yönetmenliğindeki film, aradığı aşkı çok geç yaşta bulan iki insan üzerinden günümüzde İran’da yaşanmakta olan derin sorunları gün yüzüne çıkarıyor. Yer yer neşelendirip yer yer hüzünlendiren film, akıllardan kolay silinmeyecek bir finale sahip… Filmin kusuru ise didaktiklik dozunu pek ayarlayamaması. Finalinin asıl vuruculuktan sonra yavaş yavaş sönümlendirilmesini de pek sevmedim… Yine de izlenmeyi hak eden, farklı bir tat olduğu aşikar.
Heretic (2024)
A Quiet Place gibi son derece başarılı bir sinema fikrinin arkasındaki isimler Scott Beck ve Bryan Woods senaristliğin yanında yönetmen olarak da kariyerlerine devam ediyorlar. İkilinin korku türündeki yeni filmleri Heretic de çarpıcı bir konuya sahip… Mormonluğu yayma çabasındaki iki genç kız (Sophie Thatcher, Chloe East) soğuk bir kış gününde orta yaşlı, fazla bilgili bir adamın (Hugh Grant) evine konuk oluyorlar. Din konularına fazlaca meraklı bulunan bu adamın asıl amacının Mormonluğu öğrenmek olmadığı çok geçmeden anlaşılıyor… Hugh Grant’i alıştığımız kalıplarının dışında görmenin mutlu ettiği film, başarılı oyunculuklarıyla kendi dünyası içine almayı başarıyor. Sinema açısından pek çok şeyi doğru yapan filmi “çok iyi” yapmaktan uzak tutan ise kalkıştığı inanç temalı tartışmalarında yeterli doyuruculuğa bir türlü oluşamaması. Birkaç başarılı analoji beni tek başına ikna edemedi. Fantastikliğe yaklaşan sahnelerini de sevmedim. Yine de türü içerisinde başarılı kabul edilebilecek bir yapım…
Gladiator II (2024)
Ridley Scott’ın 2000 yapımı Gladiator’ü ben dahil pek çok kesime göre bugün hala yönetmenin başyapıtı olarak kabul edilebilir durumda. Buna karşın çok net bir bitişe sahip olan film için kimselerin gerçek anlamda devam filmi beklentisi içerisinde olduğunu sanmıyorum. Fakat 85 yaşını devirdikten sonra dahi her yıl film yapma çabasını sürdüren ve hala büyük ölçüde başarılı da filmler üreten Ridley Scott, 24 yıl sonra devam filmini karşımıza çıkardı. Her ne kadar hiç böyle bir devam filmini beklemiyor olsak da ilk filme yakın gözüken atmosferiyle film, beni ilk haftasında sinemaya çekti… Gladiator II, teknik açıdan ilk filmin izinden başarıyla giden ve onu aratmayan bir film. Uzun zamandır kaliteli bir örneğini izlemediğim Roma dönemi atmosferini iyi yansıtmış. Paul Mescal ve Denzel Washington başta olmak üzere kaliteli oyuncuları da önemli artı. Fakat senaryo anlamında ilk filmi büyük ölçüde tekrar etmesi ve ilk filmin arkasına saklanıp onun nostaljik hissiyatından yararlanma çabası bir miktar hayal kırıklığı yaratmadı değil. Yine de sinemalarda böyle görkemli, üst seviye yapımları görmek güzel…