Geçen yılki Sundance Film Festivali’nden çıkan ve gün yüzüne çıkması epey uzun zaman alan çok sayıdaki ilgi çekici bağımsız filmden bir tanesi de daha önce Mamma Mia! ve The Iron Lady gibi iki ünlü filme imza atan Phyllida Lloyd’un yıllar sonra gelen üçüncü filmi Herself idi. İrlanda yapımı film, bir süre önce Amerika’da Amazon Prime Video’da gösterime girdi ve bu sayede filmi izleme şansı yakaladım…
Sandra (Clare Dunne), eşinin uyguladığı ağır şiddete maruz kalan iki çocuk annesi bir kadındır. Yaşadığı korkunç olay sonrası doğal olarak eşini terk eder ve iki kızıyla kendine yeni bir hayat kurmak için kolları sıvar. Fakat hem maddi hem de manevi açıdan bu durum hiç de kolay değildir ve kendisine, iki kızına bir çatı kurabilmek için gerçek anlamıyla kolları sıvayıp ev inşa etme çalışmalarına başlaması gerekir. Öte yandan acımasız eşi, Sandra ve kızlarına hayatı zorlaştırmak için elinden geleni yapmaya devam edecektir…
Herself, biraz yanlış beklentilerle başladığım ve bu nedenle beklediğimi bulamadığım bir film oldu. Filmin posterine ve tanıtım fotoğraflarına aldanarak pozitif duygularla dolu bir “kendini iyi hisset” filmi bekliyordum. Aslında Sia’nın olağanüstü şarkısı “Chandelier” eşliğinde tam da beklediğim bir şekilde başladı ancak çok geçmeden film, ilk sağlam yumruğu attı. Üstelik bu sadece bir başlangıçtı…
Phyllida Lloyd, ilk iki filmi birbirine hiç benzemeyen yönetmenlerden biriydi. Üçüncü filmi ikisinden de çok başka yerde duran bir film olmuş. İlk iki filme benzediği bir nokta varsa o da bu filmin de onlar gibi çeşitli kusurlara sahip olması. (“Mamma Mia!”yı çok seven ama kusurlarını kabul eden biri olarak söylüyorum.) Herself de iyi bir niyetle yola çıkıldığı her halinden belli olan, fakat işleyiş konusunda türlü sıkıntıları olan bir yapım. Ne tür bir film olmak istediğini, hikayesiyle nereye varmak istediğini anlamak kolay değil. Eşinden gördüğü zorbalık sonrası bir kadının hayata tutunmasının zorlukları ele alındığı söylenebilir ancak bu noktada söyleyecek yeni bir sözü ya da çarpıcı bir bakış açısı yok. Filmin konusunun en ilgi çekici yanı olan kendi evini kurma meselesi de ne yazık ki hiç ilgi çekici şekilde ele alınamamış…
Filmin aynı zamanda senaristlerinden biri olan Clare Dunne, başrolde güçlü bir performans sunarak filmin kalburüstü sayılabilecek bir film olmasındaki en önemli faktörlerden olmuş. Kadronun geri kalanını pek beğendiğimi söyleyemem. Çocukların sevimli oldukları anlar yok değildi ama genel olarak performanslarını zayıf buldum. Kötü eş rolündeki Ian Lloyd Anderson’ı da beğenmedim. Zaten karakteri de tamamen tek boyutlu yazılmış. Bu durumun filmin önemli eksilerinden olduğu söylenebilir…
Uzun lafın kısası Herself, sevdiğim anları olsa da genel olarak hedeflediği duyguyu bana geçiremeyen ve büyük ölçüde sıradan bulduğum bir film oldu. Keşke daha iyi, daha ilginç olabilseymiş. Olamamış…