Covid-19 pandemisi şüphesiz sinema sektörünü de derinden etkiledi. Pek çok film vizyonunu uzun süreli ertelerken bazı filmler de dijital ortamlarda gösterime girme yoluna gitmek zorunda kaldı. Bu filmlerden bir tanesi de Sony’nin daha önce 2019’dan 2020’ye ertelediği Greyhound oldu. Filmi daha fazla ertelemek istemeyen Sony, filmin haklarını Apple TV+’a sattı. Dijital yayıncılık alanında şimdiye dek beklenen düzeyde ses getiremeyen Apple için bu önemli bir fırsat ve ilk önemli film anlamına gelmekteydi…
Pek çok başarılı oyuncu gibi Tom Hanks de yıllar içerisinde yönetmenliğe merak salmış isimlerden. Oyuncuların senaristlik yapması ise yönetmenliğe oranla daha az görülen bir durum. Fakat Tom Hanks’in büyük bir daktilo hayranı olduğu ve daktilolarla ilgili bir kitap bile yazdığı düşünülürse senaristliğe de ilgi duyması şaşırtıcı olmasa gerek. Daha önce “That Thing You Do!” ve “Larry Crowne” gibi iki filmin hem yönetmenliği hem senaryosunu üstlenen Tom Hanks, bu kez ise C.S. Forester’ın “The Good Shepherd” adlı kitabını baz aldığı filmle, hem yapımcı hem de senarist olarak karşımızda… Belli ki Hanks, yönetmenlik açısından daha çok beceri gerektiren bu filmde topa girmek istememiş. İlginç olan ise yönetmenlik için 2009’da çektiği ilk filmi “Get Low” sonrası ortalardan kaybolan Aaron Schneider’i seçmesi. Çünkü eleştirel anlamda başarılı olan bu ilk film, tamamen dramatik ögelere dayalı ve Greyhound’dan çok farklı tarzda bir film…
Greyhound, 1942 yılında İkinci Dünya Savaşı’nın bir parçası olan Atlantik Savaşı’nın ortasındaki bir savaş gemisinin adı. Kaptan Krause (Tom Hanks) önderliğindeki destroyer gemi, Amerika’dan İngiltere’ye ulaşmaya çalışan ticari gemilerinin güvenle hedefe varmasından sorumludur. Öte yandan Alman denizaltılarının hedefinin ise bu durumun tam tersi olduğunu kestirmek zor değildir…
91 dakikalık kısa sayılabilecek bir süreye sahip olan Greyhound, sırtını tamamen aksiyona sağlayan bir film. Kaptanımızın normal hayatına ait kısımlar 1-2 dakikayla geçiştiriliyor. Bunun dışında kendisinin tecrübeli bir kaptan olsa da tecrübesiz olduğu bir alana atıldığını biliyoruz. Bunun dışında karakterlerimiz hakkında bilgimiz sıfıra yakın. Hal böyle olunca karakterlerin içine düştüğü tehlikeli durumların yarattığı etki azalıyor. Buna karşın filmdeki aksiyon yoğunluğunun çok yüksek olması biraz olsun bu açığı kapamaya yardımcı oluyor. Savaşın acımasız yüzünün, en tehlikeli şekillerinden bir tanesine tanıklık ediyoruz…
Filmdeki karakter derinliği eksikliğini kapatmadaki bir diğer önemli yardımcı ise Tom Hanks’in güçlü başrol performansı. Tehlike altındaki kahraman lider artık Tom Hanks’in üzerine yapışmaya başlayan bir rol. Usta oyuncu konfor alanında yine iyi bir performans sunuyor. Senaryosunda bulunmayan karakter derinliğini oyuncunun yüzündeki ifadelerde yakalamak mümkün. Yardımcı kadroda ise üzerine pek görev düşen bir isim yok, belki Stephen Graham’ın varlığından söz edilebilir…
Greyhound, Tom Hanks’in senaristliğinden ziyade üst düzey performansıyla öne çıktığı, teknik açıdan başarılı bir savaş filmi. Savaş filmlerine ve özellikle de denizaltı savaşlarına meraklı bünyeler sevmekte zorlanmayacaklardır. Fakat beklentiyi çok yüksek tutmamakta fayda var…