Yılın beklenen ilgiyi göremeyen filmlerinden biri İngiliz yönetmen Simon Curtis imzası taşıyan Goodbye Christopher Robin oldu. Çok sevilen kitap ve çizgi film serisi Winnie the Pooh’un yapım sürecini konu alan film, Margot Robbie’nin varlığının da etkisiyle benim de merak ettiğim filmlerden biriydi. Her ne kadar aldığı vasat eleştiriler izleme şevkimi bir nebze kırsa da filme şans vermek istedim ve düşük beklentimi karşılayan bir film buldum karşımda…

Hikayemiz Birinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında başlıyor. Savaştan travmatik hasarlar alan yazar A.A. Milne (Domhnall Gleeson), ailesiyle birlikte şehir hayatından uzaklara yerleşerek yeni kitabını yazmak için ilham arıyor. Yazarın niyeti savaşın kötü yanlarını ortaya koyan bir eser ortaya koymaktır. Öte yandan yazarın oğlu Christopher Robin dadısı Olive (Kelly Macdonald) dışında kimsesi olmayan, fakat hayal dünyası zengin bir çocuktur. Oyuncaklarıyla birlikte kurduğu yakın ilişki babasına ilham kaynağı olur ve Christopher Robin’in hayatı çok satan bir kitap haline gelir. Asıl problem ise bundan sonra başlar…

Goodbye Christopher Robin, ilgi çekici konusu sayesinde kendisini izleten ortalama bir yapımdan fazlası değil. Çok daha etkileyici olabilecek bir konu, yetersiz bir yönetmenin elinde heba olmuş gibi. Filmde duygusal yönden izleyiciyi yakalayabilecek çok fazla an var fakat bunlar çok kötü yönetilerek duygu geçirmek bir yana inandırıcılıktan yoksun olmuş. Domhnall Gleeson’ın donuk halleri filmi sevmeyi zorlaştırırken, filmde eşini oynayan Margot Robbie’nin karakteri sorunlu olsa da sempatik anne tavırlarını izlemek keyifliydi. Kelly Macdonald da kadronun bir diğer başarılı ismiydi. İşin ehli bir yönetmenin elinde bu konuyu izlemek çok daha farklı bir deneyim olabilirdi ama bu hali de vasatın üstünde değerlendirilebilir…

Goodbye Christopher Robin

6

Puan

6.0/10

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.