Nobody Wants This – 1. Sezon

2014 yılında blogda yazmaya başladığımdan bu yana ilk kez bu kadar uzun bir süre dizi yorumu yapmadan yaşıyorum. Bu kadar devasa bir aranın ardından dizi günlüğünü bıraktığımı ya da 25-30 yorumluk bir seriyle döneceğimi düşünmüş olabilirsiniz fakat gerçek şu ki bu süreçte sadece dört yeni dizi izlemiştim ve bu ay içinde sona eren iki diziyle birlikte ancak altı diziye ulaşabildim… Çeşitli yeni dizi denemelerim olduysa da sevdiğim eski dizileri yeni bir tur dönme fikrinin cazibesi çok daha ağır gelmeye başladı. Saatler harcamamı gerektirecek bir diziyi sevmeye çalışmak için çabalama fikri çekici gelmiyor… Bilmiyorum, belki bu durum bir noktada tamamen tersine döner ama dönmezse de şu ana kadar izleyip sevdiğim dizilerimle mutluyum…

Seçiciliğimin bu kadar yüksek olduğu bir dönemde beni ekran karşısında tutabilen nadir dizilerden biri Netflix komedisi “Nobody Wants This” oldu. The Good Place’te çok sevdiğim Kristen Bell’in yeni işlerinin yolunu gözlüyordum ki taban tabana zıt kültürlerin bir araya geldiği romantik komedi beni kolayca yakaladı. Succession’dan tanıdığımız Justine Lupe ve Veep’in yıldızlarından Timothy Simons da diziyi sevmeyi kolaylaştırdı. Tabii çok büyük bir sevgiden bahsetmiyorum. Orta düzey bir seyirlik, fakat piyasadaki yoklukta muhtemelen ikinci sezonuna da devam ederim…

Nobody Wants This 1. Sezon
7.3

Bir İhtimal Daha Var – 1. Sezon

Netflix’in yerli yapımları zaman içinde ne yazık ki televizyondaki sıradan işlere evrilse de en azından kısa süre, az bölüm avantajıyla zaman zaman dikkat çekici olabiliyor. Yılın ilk aylarında gösterime giren Bir İhtimal Daha Var’a şive komedilerinden kurtulmuş bir Ata Demirer özlemiyle şans vermek istedim ve sonucundan hoşnut kaldım. Bir dönem başarılı bir spor tahmincisinin içine düştüğü gizemli cinayet sonrasında gerçekleşen fantastik olayları konu alan diziyi çok eğlenceli buldum. Komedi dozunun çok yüksek olduğunu söyleyemesem de dizinin sürükleyici olay örgüsü ve kaliteli oyunculuklar beni her an dizinin içinde tuttu. Ata Demirer’i farklı bir rolde izlemeyi gerçekten özlemişim. Ona eşlik eden Uğur Yücel ve ilk kez bu dizide denk geldiğim Esra Bilgiç’i izlemekten de keyif aldım. Her ne kadar ikinci sezona çok açık bir kapı bıraksa da dizi ne yazık ki beklenen ilgiyi göremedi gibi. Çok dizi için söylemiyorum bunu son yıllarda ama umarım ikinci sezonu olur…

Bir İhtimal Daha Var 1. Sezon
7.6

Gibi – 6. Sezon

Leyla ile Mecnun 2010’lar yerli komedisini nasıl yeniden şekillendirdiyse benzeri başarıyı 2020’lerde gösteren yapım “Gibi” oldu. Exxen’in benzersiz komedisi için her zaman üzerine koyarak ilerledi diyemem ama her sezon karakterlerini daha da çok benimsedik diyebilirim. En sıradan bölümlerinde bile kahkahalar attıracak enstantaneler taşıyan dizinin 6. sezonuyla final yapması beni büyük şoka uğrattı. Oysa ben bu karakterleri daha çok uzun yıllar izleriz diye umuyordum. Ne de olsa ortada sınırsız bir konu kaynağı ve inanılmaz büyük bir sevgi var… 6. sezonda da önceki sezonlarda olduğu gibi çok iyi bölümler ve daha az iyi bölümler vardı. Bu sezonda sürelerin iyice uzaması bazı bölümlerin komedisinin sönmesine neden olmuş. “Nomen est Omen”, “Waffle”, “Metin”, “Mikrodalga”, “Jumbo” sezonun akılda kalan çok iyileriydiler. Amerikan gangster filmlerine göndermelerle dolu iki bölümlük final konseptini de beğendim. Gibi’nin bir gün geri geleceğine inanıyorum. Umarım tadı kaçmadan, çok geçmeden olur bu dönüş. Exxen’deki bölümlerin de en kısa sürede daha ulaşılabilir başka platformlara satılmasını temenni ediyorum. Öyle ki defalarca izlenecek pek çok bölüm bıraktı geride Feyyaz Yiğit ve arkadaşları…

Gibi 6. Sezon
8.5

Anonim – 1. Sezon

Gibi’nin neden daha uzun süre devam etmesi gerektiğinin kanıtlarından biri yine Exxen’den geldi. Leyla ile Mecnun’un yıldızları Ali Atay ve Serkan Keskin’in Mehmet Özgür ve İdil Sivritepe’yi de yanlarına aldıkları yapım son derece özgün bir iş olmasına rağmen tatmin edici olmaktan çok uzak. 5 bölümden oluşan dizinin her bölümünde tarihteki tuhaf bir gelenek için “ya günümüzde olsaydı nasıl olurdu” sorusuna yanıt aranıyor. Oyuncular aynı olsa da karakterler değişiyor. Oldukça absürt anlara sahne olan dizi absürt komedinin “komedi” tarafının altını yeterince dolduramıyor. Yine de bazı bölümleri vakit geçirmelik fena sayılmayacak bir deneme…

Anonim 1. Sezon
6.9

Karşılaşmalar – 1. Sezon

Son dönemde her taşın altından çıkan Giray Altınok’un ilgi çekici özgün projelerinden biri de Exxen’deki “Karşılaşmalar” oldu. Ünlü komedyenin hem yazıp hem yönettiği dizinin yedi bölümünde de birbirinden farklı oyuncu ve karakterlerin yer aldığı karşılaşma hikayeleri izliyoruz. Giray Altınok’un yanı sıra Kerem Özdoğan, Bora Akkaş, Sinem Kobal, Mahir İpek, Şükrü Özyıldız, Cem Gelinoğlu, Sarp Apak gibi ünlü isimler diziye konuk oluyorlar. Ben diziyi eğlenceli buldum, seçilen konular özgün ve keyifliydi. Abartı dozu yer yer fazla kaçsa da genel olarak seyir zevki yüksekti. Var Bunlar özlemini tetiklediğini belirtmek lazım bazı bölümlerdeki kadro ve göndermelerle. 3. sezon zamanı geldi de geçiyor?

Karşılaşmalar 1. Sezon
7.5

Prens – 3. Sezon

Fazla uzaklara gitmeden bir Giray Altınok dizisi yorumuyla daha beraberiz. Giray Altınok’un şaheseri diyebileceğimiz Prens, BluTV’den Max’e dönüşümün lansman projelerinden biri olarak sunulan 3. sezonla geri döndü. Sekiz bölümlük yeni sezon, ilk iki sezonun ardından bütçeyi arttırmış olacak ki Yiğit Özşener, Burcu Özberk ve Binnur Kaya gibi ünlü isimleri kadroya takviye olarak dizide görebildik… Dizinin hikayesi sezon içinde artık iyiden iyiye bütün Avrupa’yı kapsar hale geldi. Osmanlı Devleti’ni de dizide gördük ve Fatih dönemindeki Osmanlı ciddiyetiyle Prens’in alaycı dünyasının çarpıcı kesişimini izledik. Tüm sezon çok keyifli ve yine hemen her bölüm sonrakini merak ettirir şekildeydi. Yalnız en son bölümdeki savaş kısmının dizinin prodüksiyonunu aştığını düşünüyorum. Senaryo olarak da sezon finalini beğendiğimi söyleyemem. Sonraki sezonu heyecanla beklediğimi ise rahatlıkla söyleyebilirim…

Prens 3. Sezon
8.5