Yılın ilk yarısının beklenti yaratan filmlerinden biri Norveçli yönetmen Hans Petter Moland’ın imzasını taşıyan Cold Pursuit oldu. İlginçtir film, yönetmenin 2014’te ülkesi Norveç’te çektiği “In Order of Disappearance” filminin yeniden çevrimi niteliğinde. Yani yönetmen kendi filminin uyarlamasıyla karşımızda…
Normalde bu tip yeniden çevrimlere karşıt olsam da Norveç yapımı film pek popüler olmamış ve muhtemelen hiçbir zaman izlemeyeceğim bir filmdi. Yeni film, sevdiğim oyuncuları da içerisinde barındırınca bu düşünceme istisna olarak eklemekte sakınca görmedim…
Cold Pursuit, oğlunu uyuşturucudan yeni kaybeden bir baba olan Nels’in (Liam Neeson) oğlunu bu işlere bulaştıranlardan intikam alma hikayesini konu alıyor. Yani konu itibariyle Liam Neeson’ın bir kez daha kendisini izlemeye alışkın olduğumuz sularda gezdiğini düşünüyor olabilirsiniz. Fakat Cold Pursuit, beklendiğinden çok daha farklı bir aksiyon filmi. Hatta aksiyondan çok aksiyon süslü komedi filmi demek daha doğru olsa gerek…
Her ne kadar filmi izlemeden önce kara komedi olduğuna dair az çok bilgim olsa da karşımda daha ciddi bir film bekliyordum… Oldukça sıra dışı bir tarzda ilerleyen filmin tarzına uyum sağlamak epey vakit alıyor. Hikaye yeterince ilgi çekici bir şekilde akmıyor. İkinci yarıda filmin tarzına alışmaya başladıktan sonra bazı sahneler gülümsetmeyi başarıyor ama bir bütün olarak bakınca yeterince tat vermekten çok uzak olan, çok tuhaf bir film olarak kalıyor…
Filmin başrolünde Liam Neeson yine sevmesi kolay bir performansa imza atıyor. Filmde çok fazla yan karakter var ve bunların sahneleri hikayeyi farklı yerlere savuruyor. Bu karakterleri canlandıran isimlerden pek akılda kalıcı bir performans bulmak zor. Kadronun ünlü isimleri olarak dikkat çeken Laura Dern ve özellikle de Emmy Rossum’un varlıkları hoş olsa da hikayenin gidişatına katkıları beklentilerin çok altında…
Gerek karlı atmosferi gerekse absürt tarzı nedeniyle Fargo’nun izinden gitmeye çalışan Cold Pursuit, ne yazık ki onun kadar iyi olmanın yanından geçememiş bir film. Fakat yine de karşımızda özgün olmayı başarabilmiş farklı bir yapım var ve komedi anlayışı filmle örtüşen kişiler için yılın iyi sürprizlerinden birine dönüşebilir. Ben birkaç sahnesini hariç tutarsak hiç sevemedim ama siz de şans vermek isteyebilirsiniz…
Yorum Yazın