Covid-19 pandemisinin getirmiş olduğu ender faydalardan biri film festivallerinin online platformlara taşınmaları oldu. Özellikle küçük şehirlerde yaşayanlar ya da benim gibi büyük şehirlerin merkeze çok uzak kesimlerinde yaşayanlar için bu festivallere ulaşmak hiç kolay değildi ve bir anda festivaller çok geniş bir kitleye çok yakınlaştı… Adana Altın Koza Film Festivali de bu online platformlara taşınan film festivallerinden bir tanesi oldu ve bu sayede 2020’nin en çok merak ettiğim yerli filmlerinden iki tanesini izleyip yazma şansı yakaladım. Bu filmlerden ilki açılışını geçen yılki Antalya Altın Portakal Film Festivalinde yapan ve burada seyirci ödülü kazanan “Bilmemek” oldu…
Toplumun üst kesimine yakın olsa da çeşitli problemlerle boğuşan, üç kişilik bir aileyle birlikteyiz. Ailenin babası Sinan (Yurdaer Okur), tam olarak ne işle uğraştığını bilmesek de yüksek pozisyona sahip bir yönetici. Çalıştığı şirketteki patronunun değişmesinden, kendinden çok genç yeni patronunun baskılarından oldukça rahatsız. Fakat benzer baskıları eşi Selma’ya (Senan Kara) uygulamakta sakınca görmüyor. Aslında bir doktor olan Selma da toplumda güçlü sayılabilecek bir statü sahibi ve eşinin zorbalıklarına neden katlandığını, ilişkilerinin nasıl temeller üzerinde kurulduğunu pek bilmiyoruz. Fakat net olan bir şey var ki Selma mutsuz bir evliliğin içerisinde… İkilinin çocukları Umut (Emir Özden) ise Amerika’da bir üniversitede burslu okuma peşinde koşan, ya da ailesi tarafından koşmak zorunda bırakılan bir lise öğrencisi. Bu hedefe ulaşmaktaki yolu ise okulun su topu takımında başarılı olmak olarak görmüş ve burada başarılı bir şekilde hedefine doğru ilerlemekte. Ta ki bir gün takım arkadaşları tarafından eşcinsel olmakla suçlanana kadar…
Leyla Yılmaz’ın ikinci uzun metrajlı filmi olan Bilmemek, çok iyi yönetilmiş ve özellikle karakterleri çok iyi tasarlanmış bir yapım. 95 dakikalık kısa sayılabilecek süresine rağmen üç ana karakterin de içi çok iyi doldurulmuş. Üç başrolün de kendi hikayeleri var ve hepsi giriş, gelişme itibariyle tatmin edici. Özellikle anne ve baba karakterinin tamamen iyi ya da tamamen kötü olacak şekilde tasarlanmamış olması filmin önemli artılarından biri…
Filmin asıl meselesi ise elbette Umut’un arkadaşları tarafından uğradığı zorbalıklar silsilesi. İlkokuldaki çocukların, lisedeki gençlerin arkadaşlarına yaptıkları zorbalıkların yol açtığı ruhsal yıkımla ilgili çok fazla yapım izliyoruz. Bu film de bu işi etkili bir yolla yapmayı, gösterişe ya da ajitasyona kaçmadan yapmayı çok iyi başarıyor. Eşcinsellik ise filmde bu zorbalıkların göze sokulmayan bir nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Bence bu meseleyi de etkin şekilde anlatmanın iyi bir yolu olmuş bu…
Bilmemek’te oyuncu kadrosunda herkes işini çok iyi yapmış. Emir Özden gelecek için umut vaat eden bir genç. Doğru rolleri yakalayabilirse önü açık. Son dönemde Atiye’de de izlediğimiz Senan Kara burada güçlü bir performans ile karşımızda. Yurdaer Okur ve yönetmenin düşüncelerini aktarmayı seçtiği karakteriyle Levent Üzümcü de oldukça iyiler…
Bilmemek, şüphesiz yılın izlenmeyi hak eden başarılı yerli filmlerinden bir tanesi. İsminin değerini yücelten finalini de çok beğendiğimi belirtmem gerek. Bazı yan hikayelerinin derinine inilememesi ya da bir sonuca varmaması eksikleri olarak göze çarpsa da özellikle yerli festival filmlerinden hoşlananların kaçırmamasını öneririm…