Bourne serisinin yanı sıra travmatik gerçek olayları gerçekçi şekilde aktarma becerisiyle de ün kazanan İngiliz yönetmen Paul Greengrass’ın kariyer zirvesi ise 2013’teki Captain Phillips ile gerçekleşmişti. 6 dalda Oscar’a aday olma başarısı gösteren filmin ardından Paul Greengrass’ın yeni işlerinin yolunu gözler olsak da o, önce artık suyunun suyunun çıkarılma aşamasına geçen son Bourne filmi Jason Bourne gibi umrumda olmayan bir işe imza attı. Ardından da 22 July gibi çok sorunlu ve gereksiz bir film çekti. Tam radarlarımızdaki yerini kaybetmek üzereyken Captain Phillips’te birlikte çalıştığı Tom Hanks ile yeniden bir araya gelmesi, üstelik de hem Hanks’in filmografisi hem de yönetmenin filmografisi için pek çok açıdan ilk olacak bir filmle bir araya gelmesi heyecan yarattı. Ve evet, karşımızda beklentileri boşa çıkarmayan, yine çok başarılı bir birliktelik var…

Amerikan İç Savaşı’nın 5 yıl sonrasında, 1870 yılındayız. Ana karakterimiz Kyle Kidd (Tom Hanks), üç farklı savaşta görev almış, yüzbaşılık görevi yapmış bir emekli askerdir. Henüz radyonun olmadığı, gazetenin olduğu fakat okur yazarlık oranının çok düşük olması gibi nedenlerle kimsenin okumadığı ve dolayısıyla herkesin dünyadaki gelişmelerden bihaber olduğu bir dönemde Kidd, kasaba kasaba dolaşarak küçük bir ücret karşılığında topluluk önünde insanlara gazete okur ve bu şekilde geçimini sağlar… Kidd, bir gün yine bir kasabadan diğerine geçmek üzereyken karşısına küçük bir kız çocuğu (Helena Zengel) çıkar. Onunla iletişim kurmak istese de bunu başaramaz. Çok geçmeden kızın adının Johanna olduğunu öğrenir ve Amerikan yerli kabilelerinden biri olan Kiowalıların dilini konuştuğunu da. Kidd’in amacı Johanna’yı akrabalarının yanına ulaştırmak olacaktır…

Amerikalılar kurtarıcı rolünü üstlendikleri İkinci Dünya Savaşı dramlarını ele almayı çok sevseler de söz konusu kendi kurulum aşamasında yaşananlar olunca aynı derecede hevesli oldukları söylenemez. Western filmleri de genellikle izleyiciye iyi vakit geçirtmeye yönelik filmler olmuştur. Çok geç tanıştığım Kevin Costner’ın 90’lar klasiği Dances with Wolves bendeki bu algının değişmesine yol açmış ve western filmlerinin birbirlerine ateş eden kovboylardan çok daha fazlası olabileceğini göstermişti. Fakat bu filmin izinden giden filmlerin çok ender olması ve Dances with Wolves’ın da bugün hak ettiği kadar değer görmüyor oluşu çok ilginçtir. News of the World, belki hikaye olarak aynı derecede efsanevi olmaktan çok uzak olsa da aynı yönde ilerleyen, Amerika’nın kuruluş yıllarında yaşanan dramlara dikkat çeken çok kaliteli bir film…

News of the World, aslında sinemada çokça işlenmiş bilindik formülleri kullanıyor. Fakat bunları ustalıkla, en iyi şekilde işleyerek ortaya üst düzey özgün bir iş ortaya çıkarıyor. Bu başarıdaki en büyük pay ise yönetmen Paul Greengrass’a ait. Zaten gerçekçiliği yüksek filmler ortaya koymakta ustalaşan yönetmen bu tecrübesini western ile birleştirmekte sıkıntı çekmemiş ve ortaya gerçekçiliği yüksek bir western filmi koymuş. Filmin her ne kadar büyük kısmı aksiyondan uzak gibi gözükse de aksiyon sahnelerinde de yönetmen, kendi hakim olduğu alandaki ustalığını göstermiş. Bir yandan dönemin Texas ortamını iyi yansıtırken diğer yandan çok kaliteli aksiyon sekanslarına imza atmış, klişe gözüken senaryoya sahip filmi yenilikçi hissettiren bir western’e dönüştürmüş…

Genel yönetmenlik başarısı bir yana film teknik açıdan da çok başarılı. Özellikle Dariusz Wolski imzası taşıyan görüntü yönetimi muazzam. James Newton Howard imzalı müzikler oldukça özgün ve prodüksiyon tasarımında da her şey dört dörtlük…

Tom Hanks, Paul Greengrass ile birlikte ne kadar başarılı olduklarını bu filmle bir kez daha göstermiş. Kariyerindeki ilk western filminde, konfor alanında olan bir karakteri hiç zorlanmadan canlandırmış. Daha filmin ilk dakikalarından karakterle kolay bağ kurmamızda ve film boyunca onun duygularını paylaşabilmemizde rolü her zamanki gibi çok büyüktü… Geçen yıl ses getiren Alman filmi System Crasher ile tanınan Helena Zengel, oradaki başarısının tesadüf olmadığını gösterdiği üst düzey performansla kanıtlamış. Tom Hanks ile aralarındaki etkileşim muhteşemdi ve filmin iyi işlemesindeki payı çok yüksekti…

Anlayacağınız News of the World benim izlerken büyük keyif aldığım ve pek çok açıdan çok başarılı bulduğum bir film oldu. Yüksek ihtimalle bu yılın Oscarlarında da pek çok kategoride adaylar arasında yerini alacaktır, bana göre de şüphesiz yılın şu ana kadarki en iyi filmlerinden bir tanesi…

News of the World

9

Puan

9.0/10