İstanbul Film Festivalinin “eşit bir hayat” konseptli Aralık ayı seçkisi kapsamında izlediğim ilk film, Kanada’nın geçtiğimiz yılki Oscar aday adayı olmasına karşın kısa listeye girememesi sonrası gösterimi bu yıla sarkan “Antigone” oldu…
Antigone (Nahéma Ricci), Kanada’da yaşayan, küçük yaşta anne ve babalarını kaybetmiş dört kardeş ve ninelerinden oluşan Cezayirli göçmen ailenin aklı başındaki kızıdır. Oldukça fakir olmalarına karşın birbirlerine çok düşkün olan bu aile mutlu bir yaşam sürdürmektedir. Ta ki erkek kardeşleri başlarını polisle derde sokana kadar… Antigone, hapse düşen kardeşini kurtarmak için onun yerine hapse girer ve adalet sistemine karşı mücadeleye başlar…
Sofokles’in ve Yunan trajedisinin en ünlü eserlerinden biri olan Antigone, bugüne dek pek çok farklı şekilde izleyici karşısına çıktı. Kanadalı yönetmen Sophie Deraspe de konunun ana hatlarını ve karakter isimlerini alarak modern bir uyarlamaya imza atmış…
Aile için yapılabileceklerin sınırının hukukla çatışması işlemesi zor bir konu. Kanadalı yönetmen, yaptığı cesur tercihlerle ortaya izleyiciyi kutuplaştırmaya müsait bir iş çıkarmış. Klişe yoldan giderek sıradanlaşmak yerine derdini zor yollardan anlatmaya çalışmış… Antigone’ın kardeşi, hatta kardeşleri tamamen masum gösterilip Antigone için güçlü bir motivasyon sunulabilirmiş. Fakat onun yerine olaya tamamen duygusal bakıp, inanılmaz büyük bir fedakarlığa imza atan bir kızın yaşadıklarını izliyoruz. Karakterin yanlış yaptığını biliyoruz, yapmamasını istiyoruz ama yine de onu desteklemekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Çünkü tek suçu öz kardeşinin suçsuz olduğunu düşünmesi ve onu devletin gücünden korumak olan hayat dolu bir genç kızdan bahsediyoruz…
Filmin izleyiciyi ekrana kilitlemekte hiç zorlanmamasının en büyük sebeplerinin başında başrol oyuncusu Nahéma Ricci’nin son derece etkileyici performansı geliyor. Genç oyuncunun ilk önemli sinema deneyiminin bu filmle olması şaşırtıcı olsa da yüzlerce kişilik elemenin ardından role seçildiği gerçeği her şeyi daha anlamlı hale getiriyor. Yılın en iyi kadın oyuncu performanslarından biri… Ona eşlik edenler de genel olarak gayet iyiler. Özellikle Ismene rolündeki Nour Belkhiria filmin en dramatik anlarından birinde parlıyor…
Antigone, özellikle dramatik açıdan işini iyi yapan özgün ve çarpıcı bir serbest uyarlama. Mevcut hukuk sistemlerimizdeki her şeyin siyah ve beyaz ile değerlendirilemeyeceğini, bürokrasinin ruhsuzluğunu anlatmaya çalışıyor ve kusurları olsa da bunda genel anlamda başarılı olduğu söylenebilir. Ana karakterimiz Antigone’ın, ya da filmin bakış açısına katılıp katılmayacağınız size kalmış ama filmin en azından olaya sürükleyici bir şekilde yeni bakış açısı sunduğunu söylemek mümkün…