The Handmaid’s Tale dışındaki orijinal dizileriyle çok fazla geniş kitlelere ulaşamayan Hulu, şeytanın bacağını BBC ortaklığındaki İrlanda yapımı Normal People ile kırdı. Sally Rooney’nin bol ödüllü romanından uyarlanan dizi, gösterime girmesinin hemen ardından gündemi en çok meşgul eden dizilerden biri haline geldi. Büyük övgüler, son derece yüksek eleştirmen ve izleyici puanları sonrası beklentim bir hayli yükselse de dizi ne yazık ki dizi bu beklentilerimi karşılayamadı…
Marianne (Daisy Edgar-Jones), oldukça zeki fakat çevresiyle uyumsuz bir lise öğrencisidir. Zengin bir aileden gelse de ailesindekilerle de arasının iyi olduğunu söylemek çok güçtür. Etrafındaki herkese karşı iğneleyici bir tavırla konuşan Marianne, arkadaş sahibi olmamayı seçmektedir… Connell (Paul Mescal) de tıpkı Marianne gibi, hatta ondan daha da zeki ve başarılı bir öğrencidir. Marianne’in aksine okulun spor takımındadır ve geniş sayılabilecek bir arkadaş çevresi sahibidir. Bununla birlikte genel olarak sessiz ve aslında bulunduğu ortamla çok da uyumlu olmayan biridir. Annesi ise Marianne’lerin ailelerinin hizmetçiliğini yapmaktadır… Bir gün Marianne, Connell’den hoşlandığını ilan eder ve ikisinin arasında gelgitli bir ilişki başlar…
İlk altı bölümünün yönetmenlik koltuğunda Room’dan tanıdığımız Oscar adayı yönetmen Lenny Abrahamson’un oturduğu Normal People, çarpıcı yönetmenliğinin de katkısıyla karakterlerini sevdirmekte pek zorlanmayan bir yapım. Bu sayede çok yoğun bir olay örgüsüne sahip olmasa da izleyiciyi diziye devam etmeye ikna etmeyi başarıyor. İki karakterin birbirleriyle olan konuşmalarındaki doğallık, yer yer karşımıza çıkan ilgi çekici replikler, başrol oyuncularının performansları ve muhteşem sinematografi ilgiyi sezon boyunca diri tutma konusunda önemli güçler olarak dikkat çekiyor. Buna karşın dizinin senaryosunun, hikaye akışının genel anlamda başarılı olduğunu söylemek zor…
Yaklaşık yarım saatlik 12 bölümden oluşan dizi, uzun bir zaman aralığını ele alıyor. İkili arasındaki ilişkinin farklı boyutlarını geniş bir zaman içerisinde gözlemleme fırsatı yakalıyoruz. Fakat sorun şu ki dizi kendi içerisinde, çok da uzun sayılmayacak süresine rağmen tekrara düşüyor. Özellikle ilk 3-5 bölüm sonrası senaryo ilgi çekici özelliğini kaybediyor ve biraz önce saydığım diğer niteliklerde teselli bulmaya çalışıyoruz. Bir yandan olayların nereye bağlanacağı merak taşısa da bir türlü tatmin edici bir noktaya varmıyor…
Ana karakterlerin derinliğini iyi aktarması dizinin başarılarından olsa da iki ana karakter dışındaki karakterlerin yüzeyselliği dizinin eksilerinden. Özellikle karakterlerin aileleri çok yüzeysel kalmış. Marianne’in ailesiyle problemleri olduğunu biliyoruz ama bu konuya doğru düzgün değinilmiyor. Connell’in annesinin Marianne’ler için çalışması ise dizinin sonunda önemsiz bir detay olarak kalıyor… Ana karakterlerin gelişimleriyle ilgili de bazı sıkıntılar var. Mesela Marianne dizinin başında herkese karşı tamamen iğneleyici konuşuyor ama birkaç bölüm sonra bakıyoruz ki Marianne bir anda çevresiyle tamamen uyumlu bir insana bürünmüş. Tabii zaman atlamaları var ve insanlar değişebilir ama bana bu dizideki değişim çok keskin geldi. Beni diziden soğutan temel şeylerden biri de bu oldu aslında…
Dizinin başrollerini paylaşan Daisy Edgar-Jones ve Paul Mescal, Normal People öncesinde kimselerin tanımadığı isimlerdi. Bu diziyle birlikte ikisinin de yıldızının da parıldayacağına hiç şüphe yok. Çünkü ikisi de harikalar. Özellikle Daisy Edgar-Hones, ekrana çok yakışan bir isim ve sonraki proje seçimlerini merakla bekliyor olacağım…
Normal People, farklı tatta bir dizi olup ekrandaki diğer dizilere hiç benzemese de beni genel anlamda tatmin etmedi. Dizi çok devama açık gibi durmasa da kitaptan ayrışan bir ikinci sezon ihtimali hiç düşük değil. Muhtemelen çok ikna edici bir konuyla gelmezlerse diziye devam etmeyeceğim. Bu arada dizinin çok fazla, gereğinden çok fazla cesur sahneler içerdiğini kapanış notu olarak düşmekte fayda var…
[…] Normal People ile popüler dizi yaratma konusundaki şanssızlığı yenmiş gibi gözüken Hulu, yakın dönemde The Favourite‘ın senaristi Tony McNamara’nın baş yapımcı ve senaristliğini üstlendiği iddialı bir diziyi daha izleyiciyle buluşturdu. Ne var ki bu dizi de tüm harikalığına karşın şu ana dek hak ettiğinin çok altında değer görüyor. The Great, saray film ve dizilerine mesafeli bir duruş sergileyen benim dahi kalbimi çalmayı başaran ve bunda pek zorlanmayan kaliteli, oldukça da eğlenceli bir iş… […]
[…] Johnson da yine gözleri almanın zor olduğu karelerle büyüledi. Tecrübeli oyuncu Ed Harris, Normal People‘ın yıldızı Paul Mescal ve yönetmenin eşi Peter Sarsgaard kadronun diğer önemli […]