Her ne kadar yurtdışında pembe dizi olarak pazarlanarak dünya çapında üne kavuşsalar da Türk dizileri aşırı uzun süreleriyle, kısır konularıyla ülkemizde eğitimli, genç kitleden giderek uzaklaşıyor. Bu noktada imdada yetişen ise online platformlar oldu. Yurtdışında Netflix’in taşıdığı bayrağın ülkemizdeki taşıyıcıları ise BluTV ve puhuTV durumunda. İlk dizisi Masum ile büyük umut veren BluTV’nin bir başka başarılı dizisi ise 7Yüz oldu. Yurtdışında çokça örneğini gördüğümüz antoloji formatında ilerleyen dizi, her bölümünde farklı karakterlerle farklı olayları işliyor. Black Mirror esintisiyle biraz teknoloji odaklı bir görüntüsü de olan dizi, buna karşın Black Mirror’daki gibi yaratıcılık ya da bilim-kurgu unsurları taşımıyor. Dilerseniz tek tek bölümler üzerinden devam edelim…
Büyük Günahlar (1. Bölüm)
Sadece dizinin değil belki de Türk televizyon tarihinin en değerli bölümlerinden biriydi. Çok katmanlı, şaşırtıcı senaryosuyla hem seyir zevki açısından çok iyiydi, hem de verdiği mesajlar önemliydi. Telefon şakası gibi aslında küçük gözüken suçların ne tür sorunlara yol açabileceğini gösteren bölüm, izleyiciyi eylemlerinin sonuçlarını daha etraflıca düşünmeye teşvik ediyor. Bölümün kadrosundaki en dikkat çekici isim ise uzun süredir ortalarda pek gözükmeyen ve oldukça çarpıcı bir performans ortaya koyan Cem Davran. Diziyi tamamen izleme niyetiniz olmasa dahi bu bölümü es geçmeyin derim.
9.5/10
Prosedür (2. Bölüm)
Arkadaş kalmaya çalışan iki eski sevgili Banu (Melisa Sözen) ve Rıdvan’ın (Engin Hepileri) ilişkilerini konu alan bölüm, Eternal Sunshine of the Spotless Mind türevi bir konuyla sezonun çarpıcı bölümlerinden biri. Ya aşk tedavi edilebilir olsaydı sorusuna yanıt arayan bölüm, iyi bir çıkış noktasına sahip olsa da işleyiş olarak yeterince tatmin etmiyor.
7/10
Hayatın Müziği (3. Bölüm)
Bir reklam şirketinde çok başarılı olan ama özgüven sorunları nedeniyle kendini geriye çeken Pınar (Damla Sönmez) bir gün özgüven elde edebileceği sıradışı bir yolla tanışıyor. “Bambaşka Biri” şarkısı eşliğinde yeni Pınar’ı izliyoruz bölümde. Fakat ne yazık ki ilgi çekici bir konunun yeterince iyi kullanılamamasıyla, gereğinden fazla uzatılmasıyla karşı karşıyayız yine…
7/10
Eşitlik (4. Bölüm)
Pınar Göktaş ve Ekin Koç’un başrolleri paylaştığı bölümde internete istenmeyen video görüntülerinin düşmesiyle birlikte başta öğrencileri olmak üzere herkese rezil olan bir öğretmenin yaşadığı zorluklar anlatılmış. Belki diğer bölümler kadar farklı bir konusu yok ama işleniş şekliyle, olaylara bakışıyla sezonun iyilerinden biri bana göre.
7.5/10
Refakatçiler (5. Bölüm)
Usta oyuncu Genco Erkal’ın yıldızlaştığı bu bölüm, sezonun en iyilerinden, en özel bölümlerinden biriydi. Ömrünün son demlerinde olan ve çevresinde kapıcısından başka kimsesi olmayan bir adamın hüzünlü hikayesi gerçekten etkileyici bir dram.
8/10
Karşılaşmalar (6. Bölüm)
Black Mirror’a belki de en çok benzetilebilecek bölümdü 6. bölüm. Belçim Bilgin ve Tuğrul Tülek’in başrolleri paylaştığı bölümde iki kişinin daha önceki hayatlarındaki karşılaşma noktalarını tespit eden bir mobil uygulama merkeze oturtulmuş. Senaryonun çarpıcı yanları olsa da genel olarak bölümün ana düşüncesi bana fazla zorlama geldi.
6.5/10
Biyolojik Saat (7. Bölüm)
Serkan Altunorak ve Dolunay Soysert’in yer aldığı bu bölüm, dizinin en zayıf bölümüydü. Gündelik ilişkilerden vazgeçerek uzun soluklu bir ilişkiye yelken açmak isteyen bir adamın hikayesini, 7Yüz’e yakıştıramadım. Bölümün ilgi çekici olduğu kısımlar olsa da standart Türk dizilerine daha yakın bir bölümdü. Olayların ilginçleşmesini beklerken bölüm bitti. Diziye daha yakışan bir son isterdim doğrusu…
5/10
Sonuç olarak 7Yüz, Türk televizyonculuğu için önemli bir adım olarak görülebilir. Belki yönetmenlikleri istenilen seviyede değildi ve iyi fikirlerin senaryolaştırılması konusunda daha fazla çalışması gerekiyor ama yine de böyle denemeler görmek güzel. Bizlere düşen de Masum gibi, 7Yüz gibi işleri daha çok kişiye duyurarak bu tür işlerin devamının gelmesini sağlamak…
Yorum Yazın