Festival turuna 2020’de başlayıp bir ara İstanbul Film Festivali’ne de uğramış olsa da İsveç – Polonya ortak yapımı Sweat’in yaygın gösterimi 2021’e sarktı. Türkiye dahil pek çok ülkede filmin yayın aracı ise MUBI oldu ve dün itibarıyla film, platformdaki yerini aldı… İsveçli yönetmen Magnus von Horn’un Polonya’da çektiği film, yönetmenin ikinci uzun metrajı olma özelliğine taşıyor. Pek çok festivalden ödül kazanan film, takibe değer yeni bir yönetmeni müjdeliyor…

Sylwia (Magdalena Kolesnik), Varşova’da fitness üzerine çektiği videolarla ün kazanmış bir sosyal medya fenomenidir. Yüzbinlerce takipçiye sahip Sylwia, takipçileri tarafından çok sevilmektedir ve onlar için önemli bir motivasyon kaynağı durumundadır. Buna karşın Sylwia’nın gerçek yaşantısı büyük bir yalnızlıktan ibarettir. Ta ki bu yalnızlığını dışa vurması ve bu olayın hemen ardından sapık bir takipçisi evinin önünde belirene kadar…

Sosyal medyanın insan hayatına derin etkilerine günbegün tanıklık etmeye devam ediyoruz. Bu dev etki ister istemez türlü sanat dallarına da yansıyor ve sosyal medyaya eleştirel bakış açısıyla yaklaşan işler de doğrusu sıradanlaşır bir hale gelmeye başladı. Bu nedenden dolayı İstanbul Film Festivali sırasındaki seçimlerimi yaparken Sweat’in de bu türdeki sıradan, yüzeysel bir yapım olacağını düşünerek filmi elemiştim. Fakat filme başladıktan sonra hata yaptığımı anlamam uzun sürmedi. Sweat, bu türde şu ana kadar ortaya konmuş nitelikli ve derinlikli işlerden bir tanesi…

Tamamen tek bir karakterin kısa bir dönemde yaşadıklarını ele alan film, gücünü tamamen ana karakterinden ele alıyor. Açık konuşmak gerekirse hayatının her anını paylaşan, sürekli pozlar halinde olan sosyal medya fenomenleri kendime çok uzak bulduğum ve empati yapmanın pek kolay olmadığını düşündüğüm kişiler. Buna karşın Sylwia ile empati kurabilmek hiç zor olmadı. Çünkü karşımızdaki kolay yoldan zengin olmayı başarmış ve şaşalı hayat sahibi biri değildi. Köpeğinden başka yanında düzgün iletişim kurabileceği kimsesi olmayan, ailesiyle ilişkisi son derece problemli bir noktada olan yalnız bir kadın vardı karşımızda. Üstelik geldiği noktaya gelebilmek için de belli bir efor sergilemiş, fiziksel olarak da çabalayıp hala “ter” dökmekte olan bir kadından bahsediyoruz…

Sweat’in özellikle isminde de öne çıkardığı “ter” vurgusu, aslında filmin kapsamını sosyal medyanın da dışına çıkarmış oluyor. Filmi başarılı olmak için çabalamış, başarıya ulaşmış, fakat bu çabaların sonucunda yalnız kalmış ve yaşamını sorgulamakta olan birinin hikayesi olarak da okumak çok mümkün…

Filmdeki karakter derinliğini hissetmemizdeki en önemli faktörlerden biri başroldeki Magdalena Kolesnik’in şahane performansıydı. Genç oyuncu, ilk başrol performansını sergileme şansı bulduğu filmdeki karakterine çok iyi hazırlanmış, işini çok yapmış… Filmdeki görüntü yönetmenliğini de bir hayli başarılı bulduğumu belirtmeliyim.

Filmin eleştirilebilecek noktası ise son kısımdaki konuyu toparlama şekli olabilir. Özellikle sapık takipçi etrafında gelişen olayların neticelenme şekli yeterince tatmin etmedi. Filmin daha net bir sonuca bağlanmasını isterdim. Yine de Sweat, seyir zevki yüksek ve ele aldığı konunun hakkını veren iyi bir filmdi. Bir sosyal medya fenomenin bugüne kadarki sinema perdesindeki en iyi yansımalarından biri olduğu iddia edilebilir…

Sweat

7.5

Puan

7.5/10