Bu yılki ödül sezonuna sürpriz bir şekilde dahil olan filmlerden biri Still Alice oldu. Filmin yönetmenleri olan Richard Glatzer ve Wash Westmoreland bugüne kadar seslerini pek duyuramamış yönetmenlerden oldukları için filmden de bahseden hiç kimse bulmak mümkün değildi. Fakat filmin ilk gösterime girmesinin hemen ardından Julianne Moore’un performansı çok konuşulmaya başlandı ve bir anda kadın oyuncu kategorisinde favori haline geldi. Bunun dışında Twilight serisiyle dalga konusu olan ve Razzieler alan Kristen Stewart’ın bu kez oldukça iyi eleştiriler alması normalde benim de ilgimi çekmekten uzak gözüken filmi ilgi çekici hale getirmeye başladı. Her ne kadar filmi merak etsem de nedense beğeneceğimi pek düşünmüyorum doğrusu, buna karşın beklediğimden çok daha iyi bir film buldum karşımda. Still Alice gerçekten yılın başarılı yapımlarından bir tanesi.
Filmde Julianne Moore, Alice adındaki alanında çok başarılı bir akademisyeni canlandırıyor. Bir gün Alice’in çok nadir görülen bir Alzheimer türüne yakalandığını öğrenmesiyle birlike hayatı değişiyor. Hastalığın ailenin tamamını etkileyen önemli bir yanı daha vardır ki o da hastalığın kalıtsal bir hastalık olması. Yani Alice’in çocukları da ileride bu hastalığa yakalanma riskine sahiptir. Bu da çocukların annelerinin hastalıklarına daha farklı bir gözle bakmalarına neden oluyor. Çünkü bir gün aynı sorunları kendileri de yaşayabilirler.
Alice’in hastalığı başta kısa süre önce olan küçük şeyleri unutma şeklinde gerçekleşiyor. Fakat sorunun daha da büyümesi filmde ilgiyle izlenilen olayların yaşanmasını da beraberinde getiriyor. Baştan sona akıcı bir şekilde ilerleyen Still Alice, genel olarak iyi yönetilmiş ve iyi kurgulanmış bir iş. Üst düzey oyunculukların da etkisiyle Alice’in hikayesi izleyiciye gayet iyi aktarılmış.
Fakat tabii Still Alice’in kusursuz bir iş olduğunu da söylemek zor. Özellikle hastalığın çocukları da etkiliyor olması bence yeterince iyi aktarılamamış. Alice’in hikayesi ve kızıyla olan ilişkisi ilgi çekici fakat sanki kalıtsal olmayan normal bir hastalık olsaymış da her şey aynı şekilde kalacakmış gibi hissettirdi. Bir de Alice ve Kristen Stewart’ın canlandırdığı kızı dışındaki karakterlerin çok yüzeysel kalması da filmin eksilerinden bir tanesi. Zaman atlamalarının izleyiciye yeterince iyi aktarılamaması da bir diğer eksi. Her ne kadar pek çok eksi saymış olsam da bu eksilere rağmen filmi genel anlamda başarılı bulduğumu bir kez daha tekrar edeyim.
Oyunculara gelecek olursak…
Julianne Moore doğrusu izlediğim çoğu performansını başarılı bulmama rağmen öyle çok fazla sevdiğim bir oyuncu değil. Bu nedenle hem filmi pek sevmeyeceğimi hem de performansını kendisinin ödülü kazanmasını destekleyecek kadar sevmeyeceğimi düşünüyordum. Fakat yanıldım. Filmi beğendiğim gibi Julianne Moore’un performansını da çok başarılı buldum. Gerçekten çok çok iyi bir performans sergilemiş ve objektif olarak baktığımda büyük bir sürpriz olmazsa kazanacak olduğu Oscar’ı hak ettiğini düşünüyorum. Tabii daha Reese Witherspoon ve Jennifer Aniston’ı izlemedim. Geçen yılki Cate Blanchett performansı gibi asla yenilmeyecek bir performans da değil doğrusu Julianne Moore’un performansı…
Kristen Stewart bugüne kadar hiçbir filmini izlememiş olsam da hem antipatiyle baktığım bir isim oldu. Sanıyorum Twilight fırtınasından dolayı kendisini kötü bir oyuncu ve şöhreti hak etmeyen bir oyuncu olarak tahmin ediyordum. Fakat yine yanılmışım. Çünkü bu yıl her ne kadar diğerlerini henüz izlememiş olsam da üç tane sinemaseverlerin kabulünü görmüş işte oynadı Stewart. Ben de Still Alice’teki Kristen Stewart performansını epey beğendim, Oscar’a aday olacak kadar iddialı bir performans değil tabii ama en azından adının bazı yerlerde anılıyor olması oldukça normal. Kim bilir belki de ileride epey sevdiğim bir oyuncuya dönüşür Kristen Stewart?
Still Alice’te konuşulabilecek bir diğer ünlü oyuncu ise Alec Baldwin. İlginç bir şekilde geçen yıl Oscar kazanan kadın oyuncu Cate Blanchett’ın eşini oynayan Alec Baldwin, bu yıl da Julianne Moore’un eşini oynuyor. Çok nadir görüldüğünü tahmin ettiğim bu tesadüfün Alec Baldwin ile pek de alakalı olduğunu söylemek zor. Blue Jasmine’in sönük isimlerinden biri olarak kalan Alec Baldwin, Still Alice’te biraz daha iyi olsa da pek parlayamıyor. Belki de senaryodaki rolünün biraz yüzeysel kalmasıyla ilgili olabilir bu durum.
Sonuç olarak Still Alice benim için yanılgıların buluştuğu bir film oldu. Beklediğimden çok daha iyi bir film buldum karşımda. Evet yukarıda da saydığım gibi pek çok eksiği var, çok daha iyisi de çıkarabilirmiş bu konudan. Fakat bu haliyle de Still Alice yılın iyi filmlerinden, izlemeye değer filmlerinden biri…
Yorum Yazın