Son dönemde Amerikan sinemasında yönetmen koltuklarındaki kadın-erkek sayısındaki büyük eşitsizliğin giderilmesine yönelik değerli bir çaba mevcut. Bu çaba, özellikle son birkaç yıldır kadın oyuncuları yönetmenliğe geçiş konusunda ciddi anlamda cesaretlendirdi. Bu isimler arasına bu yıl dahil olan isimlerden biri de Rebecca Hall oldu. Başarılı oyuncu ilk yönetmenlik denemesi Passing ile bu yılki Sundance Film Festivali’nin en çok dikkat çeken işlerinden birine imza atmayı başardı. Şimdilerde de Netflix’in Oscar’daki kozlarından biri olarak platformdaki yerini aldı…
1920’ler sonu New York’unda Irene (Tessa Thompson) ve Clare (Ruth Negga) yıllar sonra karşılaşan iki eski arkadaştır. İkilinin önemli ortak noktası ise ten rengi beyaza yakın olan siyahi kökenli oluşlarıdır. İki arkadaştan Irene, aradan geçen yıllarda tam bir siyahi gibi yaşamış ve siyahi bir doktorla da evlenmiştir. Clare ise siyahi kökenlerini bir kenara koyarak tam bir beyaz gibi yaşamış ve hatta işi abartarak siyahilerden nefret eden ırkçı bir beyaz ile evlenmiştir. Eşinin bile Clare’ın siyahi kökenlerinden haberi yoktur. Karşılaşmaları sonrası ikili birbirlerinin hayatlarına ilgi duymaya başlarlar…
Afrika kökenleri de bulunmasına karşın bugüne dek sadece beyaz rollerinde izlediğimiz Rebecca Hall, ilk yönetmenlik denemesi için kendisine oldukça çarpıcı bir konu seçmiş. Amerikalı yazar Nella Larsen’ın 1929’da yayınlanan kitabından uyarlanan hikayenin büyük potansiyel taşıdığı aşikar. Buna karşın filmin ilgi çekici hikayesini ilgi çekici bir şekilde işleyebildiğini söylemek çok zor. Birkaç iyi sahnesi dışında neredeyse filmin tamamında filmi izlemeye devam edebilmek, filmden tamamen kopmamak için ekstra çaba harcamam gerekti…
Filmin başarılı olduğu noktalardan bahsetmek gerekirse ilk akla gelen Ruth Negga’nın başarılı oyunculuk performansı. Beş yıl önce Loving’de yine bir beyazın eşi rolüyle ilk Oscar adaylığını kazanan oyuncu, aynı başarıyı (bu kez yardımcı kategoride olsa da) bu filmle tekrarlayabilecek düzeyde iyiydi. Filmin pek çok anında tutunacak daldı… Tessa Thompson’ın filmdeki rolü daha fazla olmasına karşın daha etkisiz kaldığını söylemek mümkün. Bunda da senaryo kaynaklı sebepler asıl etken… Filmin müzikleri de döneminin ruhuna uygun ve ilgi çekiciydi. Siyah-beyaz ve 4:3 formatındaki görüntülerle ekranlarımıza yansıyan görüntü yönetmenliğini ise beklediğim kadar başarılı bulmadım. Sanırım filmin renkli çekilmesini tercih ederdim…
Passing, konusununun ilgi çekiciliğine güvenip gerisini fazla umursamayan bir yapım olmuş. Rebecca Hall, ilk yönetmenlik denemesinde yönetmenlik kısmından ziyade senaryo kısmında biraz çuvallamış. Ortada ilgi çekici bir konudan çıkabilecek en niteliksiz senaryolardan biri çıkmış. Sadece vardığı ya da varamadığı sonuçla değil seyir zevki anlamındaki zayıflığıyla benim için yılın hayal kırıklıklarından oldu. Oscarlarda da Ruth Negga’nın yardımcı kategorideki potansiyel adaylığı dışında pek şansı olduğunu düşünmüyorum…
[…] demişken Wes Anderson’ın The French Dispatch‘i sürpriz şekilde sıfır çekti. Passing de benzer şekilde sıfır çekerken tick, tick…Boom! sadece iki adaylık […]