Incendies ve Prisoners gibi iki önemli filme imza atmasının ardından Denis Villeneuve bir anda filmlerini merakla beklediğimiz önemli yönetmenlerden birine dönüştü. Her ne kadar son filmi Sicario benim gözümde hayal kırıklığı olsa da bu durum yönetmenin en yenisi Arrival için beklentileri düşürmeye neden olmadı. Üretkenliğinin zirvesindeki yönetmen bu filmle birlikte kendini bir kez daha kanıtladı ve bana Sicario’nun hayal kırıklığını unutturdu…
Arrival, pek çok bilimkurgu filminin etkilerini hissedebileceğimiz fakat bununla beraber kendine has özellikleriyle türe yeni soluk getirmeyi başaran önemli bir yapıt… Film, uzaylıların dünyanın farklı noktalarına varış yapmalarıyla başlıyor. Gizemli gemiler şeklinde olan bu varış tüm dünyada büyük merak uyandırıyor. Biz ise olaylara dilbilimci Dr. Louise Banks’in (Amy Adams) gözüyle bakıyoruz. Albay Weber (Forest Whitaker) uzaylılarla iletişim kurmak için Louise ile anlaşıyor. Aslında filmde insanlarla uzaylılar arasında iletişim kurma çabasını izliyoruz…
Muhtemelen siz de benim gibi uzaylıların dünyayı istila ettiği, sonra birisinin gelip kahraman olmaya çalıştığı hikayelerden çok sıkılmışsınızdır. Üç aşağı beş yukarı farklılıklar olsa da bu türde yeni bir şeyler söyleyebilmek pek kolay değil. İşte Arrival bu zor işi gayet iyi başarıyor. Konuya tamamen iletişim üzerinden yaklaşıyor ve iletişimle ilgili önemli çıkarımlarda bulunuyor. Bunun yanında uzaylılarla insanlar arasındaki zaman farklılığı ise olayı bambaşka bir yerlere götürüyor ve bize de bu sinemasal zevkin tadını çıkarmak düşüyor.
Arrival, iyi bir hikayeye ve senaryoya sahip olsa da işin teknik tarafının mükemmele yakın oluşu filmi farklı bir boyuta taşımış. The Theory of Everything ve Sicario ile Oscar adaylığı kazanan müzisyen Johann Johannsson bu filmle işi daha da ileriye götürmüş ve muhteşem müziklere imza atmış. Filmin etkileyiciliğini arttıran en önemli faktörlerden biriydi müzikler ve bence Oscar kazanabilecek kapasitedeydi. Görüntü yönetmenliği de tıpkı müzikler gibi filmde öne çıkan çok başarılı faktörlerden biriydi. Bu kategoride de Arrival’ın Oscar adaylığı şansını epey yüksek olarak görebiliriz.
Oyunculuk anlamında filmin öne çıkan ismi elbette Amy Adams’tan başkası değildi. Henüz Oscar kazanmamış olsa da 5 kez adaylık elde eden Amy Adams bu yılın en gözde oyuncularından biri. Bu yıl rol aldığı Nocturnal Animals filmiyle de çok övülen başarılı oyuncu, Arrival’da da gerçekten kariyerindeki çarpıcı performanslara bir yenisini daha eklemiş. Filmin başından itibaren oynadığı karakterin hislerini çok iyi yansıtan Adams, yeteneklerini üst seviyede sergileme fırsatı yakalamış. Oscar kazanması belki bu yılın yarışında uzak ihtimal ama adaylık şansı yüksek. Filmdeki diğer önemli oyuncular olan Forest Whitaker ve Jeremy Renner’ın ise filme pek bir şey kattığını söylemek zor.
Uzun lafın kısası Arrival, yılın mutlaka görülmesi gereken en önemli filmlerinden biri. Alien ve Interstellar’ın buluşması olarak görülebilir ama bu asla kötü bir şey değil. Yenilikçi yaklaşımıyla bilimkurgu türündeki önemli klasiklerin arasındaki yerini şimdiden aldığını söyleyebilmek mümkün. Sıradan bir bilimkurgu olmanın ötesinde işin duygulara hitap eden kısmıyla da alkışı hak ediyor. Denis Villeneuve’nin kariyeri açısından da önemli bir kazanım. Vizyondayken gidip görün derim…
Yorum Yazın