Discovery’nin ortak olmasıyla ilk yerli dijital platformumuz BluTV, vites arttırarak her açıdan içeriğini güçlendirmeye başladı. Bu ortaklığın sonucunda platformun artan gücünün en büyük göstergesi ise dijital diziler arasındaki ilk dönem dizisi olma özelliği taşıyan “Yeşilçam” oldu. İlgi çekici konusunun yanı sıra Çağan Irmak, Gökhan Tiryaki ve Çağatay Ulusoy gibi kendi alanlarında ülkenin en popüler isimlerini bir araya taşıması da dizi için heyecanlanma sebebiydi…
1960’larda darbe sonrası Kıbrıs olaylarının patlak verdiği ve tabii ki Yeşilçam’ın zirvede olduğu yılların karışık Türkiyesinde başlıyor dizimiz. Semih Ateş (Çağatay Ulusoy), çocukluktan bu yana sinema aşkıyla yanıp tutuşan bir yapımcıdır. Genç yaşında çeşitli başarılı filmlere imza atmasına karşın şirketi iflas etmiştir ve yeni şirketiyle eski günlerine dönmek için çabalamaktadır. Semih’in en büyük destekçisi ise büyük bir Yeşilçam yıldızı olan eski eşi Mine Cansu’nun (Selin Şekerci) kardeşi olan Hakan’dır (Bora Akkaş). Kominist bir yazar olan arkadaşı Turgut (Muhammet Kulu) ve yeni keşfettiği güzeller güzeli yıldız adayı Tülin (Afra Saraçoğlu), Semih’in kurtuluş reçetesindeki önemli maddelerdir… Öte yandan sinemayla bir hayli ilgili sağcı bir politikacı olan İzzet Orkan (Özgür Çevik) ve güçlü yapımcı Reha Esmer (Yetkin Dikinciler), Semih’in önüne zaman zaman engeller koymaktan çekinmeyeceklerdir…
Hollywood’un kendi geçmişini gün yüzüne çıkaran eserler sıklıkla karşımıza çıksa da yerli sinemada bu türden eserlere rastlamak pek mümkün değil. Yeşilçam, bu eksiği son derece güçlü bir prodüksiyon ve zengin kadroyla nihayet gideriyor. Dizi, hem o dönemin Yeşilçam atmosferini hem de dönemin Türkiyesini iyi yakaladığını henüz ilk bölümlerden hissettiriyor. Dizideki olay ve karakter zenginliği sayesinde sezon içinde bir ara düşüşe geçer gibi olsa da çoğu bölümde ilgi çekiciliğini korumayı başarıyor…
Yeşilçam’ın çoğu kişide yarattığı heyecanda Çağatay Ulusoy’un payı yüksek olsa da benim için tam tersi endişe sebebiydi. Bugüne kadar sadece kıyısından bakıp çıktığım ve en kötü yerli dijital dizi olduğunu düşündüğüm Hakan Muhafız’da izlediğim Çağatay Ulusoy için doğrusu biraz ön yargılıydım. Fakat bunun hata olduğunu henüz ilk bölümden anladım. Ulusoy’un dizideki başrol performansı gayet iyiydi…
Dizinin kadın başrolleri Afra Saraçoğlu ve Selin Şekerci’nin performanslarıyla çok sıra dışı işler başardıkları söylenemez. Fakat göz kamaştırıcılıklarıyla diziyi sevmeyi kolaylaştırdıkları kesin. Afra Saraçoğlu, Yeşilçam dünyasına yeni dahil olan masum genç kız olarak oldukça etkileyiciydi. Selin Şekerci ise tam tersi tecrübeli yıldız rolüne çok yakışmış. Oyuncunun saç, makyaj ve özellikle de kostüm tasarımlarının da bu başarıdaki payı çok yüksek…
Başroller dışında dizinin yardımcı oyuncu kadrosunda da herkes rolüne çok yakışmış. Dizide sevmediğim birkaç karakter yok değil ancak casting anlamında bir başarısızlıktan söz etmek zor. Yardımcı kadroda en çok Yetkin Dikinciler’i beğendim. Özgür Çevik, Bora Akkaş, Altan Erkekli kadronun diğer başarılı ünlüleri arasındalar…
Sinemayla ilgili bir dizi olarak Yeşilçam, konusunun hakkını veren başarılı bir dizi. Özellikle sinema sevgisini aşılaması, dönemin hem yerli hem yabancı kişi ve eserlerine atıfta bulunulması diziyi değerli kılan noktalar arasında. Politik eleştiriler yapmaktan çekinmemesi de elbette önemli artılar arasında… Her biri yaklaşık 1 saatten oluşan 10 bölümlük ilk sezonuyla Yeşilçam, son dönemde sayıları giderek artan kaliteli yerli dizilerin en son halkası oldu. Dizinin şimdiden ikinci sezonu kesin ve ikinci sezonu merakla bekleyeceğim de…