Amerikan sinemasında son dönemin gözde bağımsız film şirketi A24’ün bu sezonki iddialı yapımlarından bir tanesi de Broadway’den beyazperdeye taşınan “The Humans” idi. Stephen Karam’ın Tony ödüllü kendi senaryosundan uyarladığı film, aynı zamanda kendisi için ilk yönetmenlik denemesi olma özelliğini taşıyor. Hakkında epey ödül vızıltısı dolaşan filmin pek de ödül materyali taşıyan bir film olmadığı ise ilk gösteriminin ardından çok geç olmadan anlaşıldı. Filmin Showtime kanalına satılması da tablonun karamsarlık derecesini açıklar nitelikteydi. Yine de diyalog üzerine kurulu kaliteli filmlere meraklı biri olarak sevdiğim oyuncuların da varlığıyla filme şans vermek istedim…
Dünyanın en büyüleyici şehirlerinden biri olan New York’ta büyüleyici olmaktan çok uzak eski püskü bir evdeyiz. Genç çiftimiz Brigid (Beanie Feldstein) ve Richard (Steven Yeun), Şükran Günü için Scranton’dan gelen Brigid’in ailesini ağırlamaktadırlar. Richard aileye yeni katılmıştır ve biz de aile birlikte Richard’ı, Richard ile birlikte aileyi tanımaya başlıyoruz…
The Humans, dizi ve filmlerde daha çok şaşalı yanlarını görmeye alıştığımız New York’un daha az bilinen yüzünü gözler önüne sererek şehrin aslında ne kadar farklı yaşamlara ev sahipliğini yaptığını hatırlatıyor. Yönetmen Stephen Karam, filmin ilk anlarından son anlarına kadar çiftimizin yaşadığı apartmanı deyim yerindeyse gözümüze sokarak dökülmüşlüğüyle ve sıkışıklığıyla bizi rahatsız etmeyi planlıyor. Hatta işler zaman zaman korku filmlerini aratmayacak seviyeye doğru ilerlemeye başlıyor…
Tek mekanda ve altı karakterin birbirleriyle etkileşimleri halinde geçen film, ilgi çekici bir konsepte sahip olsa da bir türlü beklenen yükselişe geçemiyor. Ne karakterlerin yeterince ilgi çekici olduğunu ne de olayların ilgi çekici bir yere varabildiğini söylemek mümkün değil. Doğrusu bu senaryonun nasıl Tony ödülü kazanmış olduğuna hiçbir şekilde anlam veremedim. Bana göre yılın en niteliksiz, dümdüz senaryolarından biriydi. Bunun sonucunda da film bana muhabbetin hiç sarmadığı ve bir an önce terk edilmek istenen bir akraba ziyaretini çağrıştırdı…
Filmin en güçlü yanı olan oyuncu kadrosundaki hemen herkes senaryonun izin verdiği ölçüde işini iyi yapmış. Richard Jenkins’in performansının Oscar’a aday olup hatta kazanabileceği konuşuluyordu ki ben de tahminlerimde zirveye yerleştirmiştim. Fakat tecrübeli oyuncu her zamanki kalitesinde olsa da iddialı olmaktan çok uzak bir role sahip. Hele ki The Humans gibi gözlerden ırak bir filmde aradan sıyrılıp adaylık almasına imkan yok… Daha çok sulu komedi performanslarından tanıdığımız Amy Schumer sanırım filmin en iyisiydi. Dramada da başarılı olabileceğini gösterme şansı yakalamış. Tecrübeli oyuncular Jayne Houdyshell ve filmde çok az gözüken June Squibb’in yanı sıra son dönemin gözde oyuncuları Beanie Feldstein ve Steven Yeun kadroyu tamamlayan isimlerdi…
Uzun lafın kısası The Humans, bu yıl izlediğim filmler arasında en niteliksiz senaryoya sahip filmdi. Belki yerli sinemamızda toplumun alt sınıfına dair çok daha nitelikli işler izlediğimizden dolayı The Humans’ta ilgi çekici bir şeyler bulmakta çok zorlandım. Hatta apartmanın kendisi dışında neredeyse hiçbir şey bulamadım. Rahatlıkla es geçebilirsiniz…
[…] The Humans (2021) […]