Özellikle çocuklu ailelerin katkılarıyla animasyon türü gün geçtikçe geleneksel sinemanın içinde daha da önemli bir yer edinmeye devam ediyor. Türe olan bu yüksek talebe karşılık Hollywood’un büyük stüdyoları yeterince özgün ve kaliteli iş üretebilmekte ise epey zorlanıyor. Bu durumun etkisiyle birlikte son yıllardaki animasyonların önemli bir kısmı farklı kültürlere odaklanıp o şekilde farklılaşmaya çalışmaya başladı. Coco gibi harika hikayelerle bezenmiş örneklerin başarısı inkar edilemez olsa da genel olarak bu çabanın hikayelerde tembelliğe yol açtığını söylemek mümkün. Encanto da işte bu tür filmlerin en sonuncusu. Encanto’yu izlemeye beni ikna eden ise son dönemin müzikal fenomeni Lin-Manuel Miranda’nın filmin mutfağında besteci olarak varlığıydı…
Mirabel (Stephanie Beatriz), Kolombiyalı Madrigal ailesinin genç kızıdır. Madrigal ailesinin her bir ferdinin birbirinden farklı sihirli güçleri vardır. Biri hariç, elbette baş karakterimiz Mirabel… Sihirle bezenmiş bu dünyanın sihrini koruyabilmesi ise Mirabel’e bağlı bir hale gelecektir…
Encanto, görsel açıdan çok güçlü bir animasyon. Hem karakter tasarımları hem de filmin rengarenk dünyası göz alıcı. Lin-Manuel Miranda imzalı şarkılar da bariz şekilde öne çıkanı olmasa da bir hayli keyifli. Özellikle Brooklyn Nine-Nine’dan tanıdığımız Stephanie Beatriz’in hem şarkılardaki hem de normal konuşmalardaki seslendirme performansı muazzam…
Olumlu yanlarına karşın Encanto’nun oldukça zayıf kaldığı bir alan var ki o da filmin en önemli noktası olan senaryo… Filmde işlenen konu hiçbir şekilde beni çekemediği gibi gerek gizem, gerek aksiyon yönüyle filmi çok zayıf buldum. Filmin konusunda hemen her şey tanıdıktı ve filmde yaratıcılığıyla etkileyen yeni bir şey bulmak çok zordu. Tüm bunlar da Encanto’yu benim gözümde görüntü ve sesin güzel olmasına karşın zayıf içeriğiyle vasatı geçmekte zorlanan bir animasyon yaptı…