On yılı devirmesine karşın hala reytingleriyle Amerika’da en çok izlenen dizilerin başında gelen The Big Bang Theory’nin etinden sütünden yararlanmak isteyen kanal ve yapımcılar Young Sheldon ile bu yılın başarılı işlerinden birine imza attılar. CBS’te The Big Bang Theory’nin hemen ardından arka arkaya yayınlanan dizi, hem eleştirel anlamda beğenildi hem de aldığı yüksek izlenme oranlarıyla kanalını fazlasıyla memnun etti…

The Big Bang Theory’nin fenomen karakteri, sosyal tuhaflıkları olan dahi fizikçi Sheldon Cooper’ın çocukluğunu ele alan Young Sheldon aslında öncülünden oldukça farklı bir iş. Gülme efektli klasik sitcom yerine efektsiz, tek kameralı tarz seçimi dizi için cesur bir seçim olarak görülebilir. Öyle ki The Big Bang Theory ile yakın tarzda bir dizi yapmak kağıt üzerinde dizinin izleyicisini tutmak için daha kolay bir tercih. Yeni bir The Big Bang Theory beklentisiyle diziye başlayan izleyici ilk bölümde beklediğini bulamayabilir ancak çok geçmeden dizinin tarz seçiminin ne kadar doğru olduğu anlaşılıyor. Dahi bir çocuğun sıradan bir ailede yaşadıklarını izlemek başlı başına ilgi çekici bir deneyimken bu ana karakterimizin zaten hali hazırda çok sevdiğimiz Sheldon Cooper olması ve hikayesinden pek çok detayı biliyor olmamız işi daha da keyifli hale getiriyor.

Young Sheldon’ı sevmek için The Big Bang Theory izlemek bir ön koşul değil. Hatta The Big Bang Theory’yi hiç sevmeyip Young Sheldon’ı severek izleyen bir kitle de oluşmuş durumda. Fakat benim gibi The Big Bang Theory hayranlarının diziden daha çok keyif alması da kaçınılmaz. Özellikle bazı bölümlerde The Big Bang Theory’nin güncel bölümüne olan göndermeler iki diziyi arka arkaya izleyen dikkatli izleyiciler için epey keyifliydi. Bunun en uç noktasını, farklı bir şeklini ise sezon finalinde yaşadık ve aslında Young Sheldon öncülünün geleceği için de ipucu vermiş oldu…

Big Little Lies ile yıldızı parlayan Iain Armitage, Young Sheldon’ın başrolü için son derece başarılı bir tercih olmuş. Armitage, Sheldon Cooper gibi oynaması çok zor olan ve önünde 4 Emmy ödüllü Jim Parsons isim olmasına rağmen rolün üstesinden başarıyla gelmiş ve dizinin başarısının kilit noktalarından biri olmuş. Her ne kadar dizi Sheldon’a odaklanıyor olsa da dizinin diğer karakterleri de oldukça başarılı ve özellikle oyunculuk seçimleri tam isabet. The Big Bang Theory’de Sheldon’ın annesi Mary Cooper’ı Laurie Metcalf canlandırırken Young Sheldon’da ise aynı karakterin gençliğini Laurie Metcalf’in gerçek hayattaki kızı olan Zoe Perry canlandırıyor. Bu cast seçiminin mükemmelliği sadece bu ilginçlikte değil, Zoe Perry’nin performansı da oldukça başarılı. Dizide sıkça bahsedilen büyük anne Meemaw karakteriyle Annie Potts da dizinin dikkat çekenlerinden.

Young Sheldon’ın parlayan karakterlerinden biri de Sheldon’ın ikiz kardeşi olan Missy. Dizinin komedi yükünü çeken karakterlerden biri olan Missy’yi izlemek epey keyifli. Fakat bana kalırsa Missy’nin daha da ön plana çıkarılması mantıklı olabilir. Dahi bir çocuğun dahi olmayan ikiz kardeşi epey ilgi çekici bir yan konu aslında ve dizi ilk sezonunda bunun üzerinde neredeyse hiç durmadı. Sheldon’ın büyük kardeşi George tam da TBBT’de  resmedildiği gibi bir karakter, baba George Sr. ise TBBT’de  resmedildiğinden biraz farklı şekilde gayet iyi bir baba aslında. Bu arada Seinfeld sonrası çok karşımıza çıkmayan Jason Alexander oldukça komik bir rolle sezonun en eğlenceli bölümlerinden birine öncülük etti. Son bölümlerde Dr. John Sturgis rolüyle Wallace Shawn da yıldızlaşarak diziye çok şey kattı. Hatta Emmy oylayıcılarının yeterli çoğunluğunun diziyi izlemesi durumunda konuk oyuncu dalında Emmy adaylığı almakta zorlanmayacağını düşünüyorum.

Uzun lafın kısası Young Sheldon, ilk sezonuyla gayet iyi bir giriş yaptı hayatımıza. Sezonun en iyi yeni işlerinden biri olduğu da rahatlıkla söylenebilir. The Big Bang Theory’nin yavaş yavaş sona ermeye yaklaştığı bir dönemde Sheldon Cooper’ı daha uzun süre izleyebilecek olmak oldukça sevindirici…

Young Sheldon 1. Sezon

8

Puan

8.0/10

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.