Çağımızın en önemli yönetmenlerinin başında gelen ve sinema dünyasına Inception, Interstellar ve The Dark Knight üçlemesi gibi modern klasikleri kazandıran Christopher Nolan, 10. filmi Dunkirk ile bir kez daha sinema gündeminin en önemli maddesi olmayı başardı. Her ne kadar benim hoşlanmadığım türde bir film gibi gözükse de söz konusu Nolan olunca Dunkirk’ü ister istemez ben de iple çektim ve ilk fırsatta sinemaya koştum…

Şimdiden sinema tarihinin en iyi yönetmenlerinden biri olarak gösterilen Christopher Nolan’ın buna karşın Oscarlardan yana yüzü hiç gülmedi. Yönetmenlik dalında bir kez dahi Oscar adayı olamayan Nolan’ın filmlerinden sadece Inception Oscar’da en iyi film adayı olmayı başarmıştı. Nolan’ın 10. filmi Dunkirk ise ilk haberleri yayıldığından beri yönetmenin bu kez gözünü Oscarlara diktiği yorumlarına neden oldu. Çünkü Nolan ilk kez tarzının çok dışına çıkıp gerçek olaylara dayalı bir filme imza attı, üstelik Akademi’nin favori konularından biri olan İkinci Dünya Savaşı’na dayanarak…

Dunkirk, İkinci Dünya Savaşı’nın stratejik olarak en kritik gelişmelerinden birinin yaşandığı şehirdir. Almanlar savaş sırasında başarılı bir şekilde ilerlemiş ve 400 binden fazla kişiden oluşan İngiliz – Fransız kuvvetlerini Dunkirk’te sıkıştırmayı başarmıştır. Fakat Hitler beklenmedik bir hamleyle bir süreliğine beklemeye geçmeye karar verir. Dunkirk’te sıkışan askerler çaresizce ölümlerini beklemektedirler ancak Churchill’in hamlesiyle buradaki askerleri kurtarma operasyonu başlatılır ve çok büyük oranda başarılı olunur. Bu gelişme pek çok tarihçiye göre İkinci Dünya Savaşı’nın kaderini değiştirmiş ve Almanya’nın savaşı kaybetmesine neden olmuştur. İşte Dunkirk de bu önemli tahliye harekatını konu alıyor…

Nolan, fark yaratma arzusunu savaş türünde de göstermiş ve ortaya savaş filmleri tarihinin en çarpıcı yapımlarından biri çıkmış. Aslında bu farklılığı kendisinden hiç beklenmeyecek bir şekilde yapmış. Genel olarak Nolan filmlerinde zekice yazılmış senaryolara alışığız ancak Dunkirk tam tersine senaryoyu tamamen arka plana atmış ve sadece gerçekçi savaş atmosferi yaratmanın üzerinde durmuş bir film. Filmin çoğu sahnesinde diyalog yok ve sadece müzik eşliğinde savaş sahnelerine tanıklık ediyoruz. Hiç şüphe yok ki Christopher Nolan yönetmenlik becerilerini Dunkirk’te de en üst düzeyde sergilemiş ve ortaya teknik açıdan çok başarılı bir iş çıkmış. Fakat hep söylediğim gibi senaryo bir filmin olmazsa olmazı, bu Dunkirk için de geçerli. Film içerisinde ilgi çekici birkaç küçük hikaye mevcut ama genel olarak bütünlük sağlayıcı bir hikaye yok. Dahası karakterler çok yüzeysel, kendilerine bağlanacağımız hiçbir şey yok. Karakterlerin hemen hemen hepsi ölseler üzülmeyeceğimiz bir konumda…

İlk filminden itibaren filmlerinde zaman kavramıyla oynayan ve farklı kurgular deneyen Christopher Nolan, Dunkirk’te de farklı bir kurgu tekniği denemiş. Filmde olaylar üç farklı zaman örgüsünde gelişiyor. Birincisi Dunkirk’te umutsuzca bekleyen askerlerin bulunduğu kısım ve bu bir hafta sürüyor. İkincisi askerleri kurtarmaya giden bir denizaltında yaşananlar ve bu bir gün sürüyor. Sonuncusu ise havada Alman hava güçlerine karşı savaşan bir uçakta yaşananları ele alıyor ve bu ise bir saat sürüyor. Hepsi filmin başında başlıyor ve filmin sonunda bitiyor. Doğrusu bu kurgu şeklini oldukça başarılı buldum, filme farklı tat katmış.

Dunkirk bireysel oyunculukların çok ön plana çıktığı bir film değil. Tüm cast oldukça iyi iş çıkarmış ama özellikle kara üstündeki sahnelerde öne çıkan karakter olmadığı için bireysel olarak oyunculuklar pek dikkat çekmiyor. İstisna olarak Mark Rylance ve Cillian Murphy’den bahsedebiliriz. Steven Spielberg’ün Hollywood’a kazandırdığı, Bridge of Spies ile Oscar kazanan Mark Rylance, sade ve etkili oyunculuğuyla yer aldığı her sahnede ilgiyi toplamayı başarıyor. Biraz daha fazla sahnesi olsaydı Oscar adaylığına kesin gözle bakabilirdik ama mevcut durumda da şansı hiç az değil. Yine Mark Rylance’lı sahnelerde karşımıza çıkan Cillian Murphy de bir diğer dikkat çekici performansa imza atmış. Uçak sahnelerinde ve filmin büyük çoğunluğunda maskeyle gördüğümüz Tom Hardy’nin filme ciddi bir katkısının olduğunu düşünmüyorum. Başrole en yakın oyuncu olan Fionn Whitehead, Aneurin Barnard, Kenneth Branagh ve filme dahil olması tartışma yaratan One Direction üyesi Harry Styles kadronun diğer dikkat çeken isimleri arasında…

Artık bir Christopher Nolan filmi klasiği olarak biraz da Hans Zimmer övmemiz gerekiyor. Nolan’ın diyalogsuz senaryosu en çok Hans Zimmer’a yaramış ve duayen müzisyen filmin hemen her anına damga vurma şansı yakalamış. Filmde başarılı gerilim ve savaş aksiyonunda en büyük paylardan biri hiç şüphesiz Hans Zimmer’a ait…

Yazının başında Dunkirk’ün Nolan’ın Oscarlara oynama isteği olarak görüldüğünü belirtmiştim. Bu durumda henüz çok erken olsa da filmin Oscar şanslarından da bahsetmek gerek. Dunkirk, belki izleyici gözünde Nolan’ın en iyi filmleri arasına girmekte zorlanacak ama eleştirmenler filmi oldukça beğendiler ve eleştirel anlamda en başarılı Nolan filmi oldu. Bunun da Oscarlar için artı puan olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Zaten konu itibariyle de Oscarlara en yakın Nolan filmi. Bu iki faktör birleşince artık sonunda Christopher Nolan’ın “Oscar adayı yönetmen” unvanını almakta pek zorlanmayacağını öngörebiliriz ama ödülü alır yorumunu yapmak için henüz çok erken. Aynı durum Dunkirk’ün en iyi film kategorisindeki durumu için de geçerli. Adaylık cepte ama ödül soru işareti. Oyunculuk dallarında Mark Rylance filmin en büyük ümidi, teknik dallarda ise birçok adaylık hatta ödül cepte. Ses kurgusu, ses miksajı kategorilerinin şimdiden net favorisi olarak görebiliriz. En iyi müzik,  en iyi kurgu, en iyi prodüksiyon kategorilerinde de ödüle yakın. Toplamda 10 civarı adaylık oldukça muhtemel gözüküyor tabii asıl merak konusu en iyi film, en iyi yönetmen kategorilerinde neler olacağı, hep birlikte bekleyip göreceğiz…

Sonuç olarak Dunkirk savaş filmleri arasında oldukça özgün bir yapım olsa da Christopher Nolan’dan beklediğimiz türden, seyir zevki yüksek bir film değil. Teknik olarak başyapıt seviyesinde olsa da senaryonun sundukları çok kısıtlı, hatta ele aldığı olayın bile tam anlamıyla hakkını veremiyor. Filmin sonunda 300 bin kişinin kurtarıldığına inandırmayı başaramıyor. Olayları yeterince iyi aktaramıyor ve izleyiciden çaba bekliyor. Fakat en azından orada yaşanan çaresizliği, berbat savaş atmosferini iyi yansıtıyor. Umarım Dunkirk, Nolan için bir ara film olur ve bu filmden sonra kendi bildiği yoldan ilerlemeye devam eder…

Dunkirk

7

Puan

7.0/10

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.