Amerika’da Christmas dolayısıyla her yıl olduğu gibi bu yıl da yıl sonunda pek çok iddialı film gösterime girdi. Unbroken, Into the Woods, American Sniper, Selma gibi birbirinden iddialı ve çoğu Oscar katılımcısı filmler seyirci karşısına çıktı. Bu kadar kalabalık bir dönemde ise en çok konuşulan film büyük bir farkla The Interview oldu. Elbette The Interview’ın bu kadar çok gündem oluşturmasının sebebi filmin çok iyi olması ya da aşırı kötü olması falan değildi…
Kuzey Kore liderine yapılacak bir bir suikast planını konu alan film, vizyona girmesine kısa bir süre kala filmin yapımcısı olan Sony’nin Kuzey Koreli hackerların saldırılarına maruz kalmasına neden oldu. Hackerlar Sony’nin bazı gündemdeki filmlerini henüz vizyona girmeden internete sızdırdılar daha da önemlisi pek çok gizli maile ulaşarak Sony’nin küçük düşürülmesine sebep oldular. Hackerlar elbette bununla da sınırlı kalmadı ve Sony’yi filmin vizyona girmemesi için tehdit etti. Ayrıca filmin yayınlanacağı sinema salonlarına saldırı düzenleyeceğini açıklayan hackerların bu tutumu karşısında Sony geri adım atmak zorunda kaldı ve filmi vizyondan çekti.
Filmin vizyondan çekilmesi tartışmaların daha da büyümesine neden oldu ve devreye Obama bile girerek Sony’nin filmi geri çekmesini eleştirdi. İnternette filmi bekleyen hayranlar duruma tepki göstererek IMDb’de binlerce kişinin filme 10 tam puan vermesine sebep oldular. Sony en sonunda tekrar karar değişikliğine girerek filmi limitli olarak bazı salonlarda yayınlamaya ve aynı zamanda online kiralamaya yöntemiyle yayınlamaya karar verdi.
Tarihte çok ender yaşanan bu durumun Sony’nin reklam girişimi olduğunu düşünenler de vardı elbette. Fakat bana kalırsa böyle bir düşünce saçmalıktan ibaret. Çünkü Sony bu işten inanılmaz büyük zarar gördü ve her şeyden önce prestij kaybına uğradı. Filmin dolaylı olarak reklamının yapıldığı ve çok daha fazla ilgi görmesini sağladığı kesin fakat film gerçek anlamda vizyona girseydi ticari açıdan Sony şimdi kazandığından çok daha fazlasını kazanabilirdi.
Filme gelecek olursak… The Interview aslında öyle üzerinde haftalarca konuşulacak bir film değil. Muhtemelen hacker saldırısı olmasaydı şu anki halinden çok daha az ilgi çekecek ve sıradan piyasadaki komedi filmleriyle aynı muammeleyi görecekti. Ben de büyük ihtimalle “Kısa Kısa 2014 Filmleri” yazı dizimde yorumlayacak ve hakkında daha uzun yorum yapma gereği duymayacaktım. Fakat film bu kadar gündem konusu olunca ayrı bir yazı yazmam da kaçınılmaz oldu…
İlk olarak efsane dizi Freaks and Geeks’te birlikte yer alan ve o günden bu yana pek çok projede birlikte yer alan James Franco ve Seth Rogen ikilisi bu kez The Interview için bir araya geldiler. Seth Rogen başrolü oynamasının yanı sıra Evan Goldberg ile birlikte filmin yönetmenliğini de üstleniyor.
Dave Skylark (James Franco) ünlü bir eğlence programının sunucusudur ve Aaron Rapaport (Seth Rogen) aynı programın yapımcısıdır. Aynı zamanda çok iyi iki arkadaş olan ikili bir gün Kuzey Kore’nin diktatörü Kim’in programlarının hayranı olduğunu öğrenirler ve onunla röportaj yapmak isterler. İkilinin Kuzey Kore yolculuğu devreye CIA’in de girmesiyle birlikte oldukça ilginç bir serüvene dönüşür…
The Interview, bence klasik komedi konularından sıyrılıp cesur bir şekilde farklı bir konuya değinmekle takdiri hak eden bir iş yapıyor. Evet, Kuzey Koreliler açısından bakıldığında liderlerini karalayan bir görüntü mevcut fakat mizah bence böyle alanlara da yeri geldiğinde girebilmeli. Charlie Chaplin’in Hitler’in en güçlü olduğu dönemlerde çektiği “The Great Dictator” filmi hala komedi türünün en önemli eserleri arasında yer alıyor benzer bir cesaret örneği olarak. Tabii ki The Interview, o kadar da büyük bir iş kesinlikle değil, sadece böyle bir konuya değinmelerini cesur ve sakıncası olmayan bir hareket olarak gördüğümü belirtmek istiyorum.
Konusunu bir yere koyacak olursak ise espri anlayışı açısından The Interview’ın çok da parlak olmayan bir iş olduğunu söyleyebiliriz. Evet, gerçekten yer yer güldürüyor ve genel anlamda eğlendiriyor fakat türlü iğrençlikleri de yok değil. Hele kanlı vahşet (!) içeren kısımları var ki keşke olmasaymış dedirtiyor. Bunun dışında pek çok mantıksızlığı da filmin içerisinde bulmak mümkün, tabii bunlar filmin komedi olduğunu düşünerek göz ardı edebileceğimiz şeyler…
Son yıllarda gerekli, gereksiz aşırı derecede fazla işte yer alan James Franco bugüne kadar komedi filmlerini çok da fazla izlediğim bir isim değil. Fakat bu filmdeki performansının bugüne kadarki izlediklerimden epey farklı olduğunu belirtmem gerek. Oldukça abartılı bir performans sergileyen James Franco’nun bu hali baştan çok itici gelse de zamanla sevmeye başladım. Filmin komedi yönünü çeken de zaten daha çok kendisiydi. Performansını ve karakterini biraz Jim Carrey’nin sıklıkla canlandırdığı türden komedi karakterlerine de epey benzettim.
Bu yıl Neighbors filminde de başrolü oynayan Seth Rogen bir yıl içinde iki çok konuşulan komedi filmine imza atmış oldu. Kendisinin performansı her zamanki gibi ve üzerinde konuşulacak bir tarafı yok.
Masters of Sex’te izleyip, sevdiğim Lizzy Caplan’ı filmde görmek güzeldi, önemli sayılabilecek bir role sahip filmde. Kendisinin kariyerindeki ilk işinin Freaks and Geeks olduğunu da belirteyim. Muhtemelen o günlerden gelen tanışıklık Caplan’ın bu rolü almasında etkili olmuştur.
Filmde Kuzey Koreli lideri Randall Park canlandırırken Kuzey Koreli askeri canlandıran Diana Bang filme en çok renk katan isimlerden biri. Ayrıca Veep’ten tanıdığımız Timothy Simons da kadroda.
Oyuncu kadrosu dışında Eminem’in de ilginç bir şekilde filmin içerisinde bulunduğunu ve çok konuşulan bir sahneye imza attığını söyleyim. Bir de Katy Perry, kendi yer almasa da şarkısıyla filmin gizli elemanları arasında.
Sonuç olarak The Interview, her ne kadar farklı ve dünyayı ayağa kaldıracak bir konuya sahip olsa da espri kalitesi açısından sıradan sayılabilecek bir komedi filmi. Eğlenceli ve yer yer güldürüyor fakat 3-5 yıl sonra belki de kimsenin hatırlamayacağı bir film. Kuzey Koreli hackerlar yarattıkları gündemle filmin gündeme oturmasını sağlamakla kaldılar. Tabii Sony’nin bu filmden aldığı büyük zararı hesaba katmazsak…
The Interview
Yorum Yazın