2017’nin en çok merak ettiğim filmlerinden birisi About Schmidt, The Descendants, Nebraska gibi başarılı filmlerin altında imzası bulunan Alexander Payne’in yönettiği Downsizing’di. Yönetmen faktörünün dışında konusuyla da ilgimi cezbeden film, her ne kadar aldığı olumsuz yorumlar sonrası yurtdışında pek çok kişi tarafından yılın hayal kırıklıklarından biri olarak ilan edilse de izlemeden filmin kötü çıkacağına inanmayı reddederek filme dair merakımı korudum…

Daha çok hayatın içinden ve özellikle de orta yaş üstünün hayatlarına odaklanan filmleriyle tanıdığımız Alexander Payne, Downsizing ile tarzının epey dışına çıkarak şaşırttı. Bugüne kadar yapılmış en çarpıcı bilim-kurgu fikirlerinden birini barındıran film, insanların “downsizing” adı verilen bir işlemle küçücük bir şekle dönüştürülebildiği bir dünyayı ele alıyor. Filme buluşun ilk kez açıklanmasıyla başlıyoruz. İnsanları şaşkına çeviren bu buluşun duyurulduğu yerin İstanbul’daki bir fuar olması ise bizim açımızdan dikkat çekici. Dünyadaki kaynak yetersizliğine çözüm olarak sunulan bu buluş kısa sürede ilgi çekiyor ve “downsizing” ile küçülen insanların yaşadığı küçük topluluklar oluşmaya başlıyor. Hikayemizin odak noktası ise bu küçük toplulukların yaşadığı mutlu yaşamın cazibesine kapılan bir çiftin sürece dahil olması oluyor…

Downsizing, gerçekten özgün ve eşi benzerine rastlamanın pek mümkün olmadığı türden bir film. Filmin ilk yarısı bu özgün düşüncenin işlenişi açısından da oldukça başarılı. Böyle bir buluşun topluma getirecekleri, küçülen insanların yaşamlarında ne gibi pozitiflikler olacağı çarpıcı bir şekilde işlenmiş. Küçük insanların büyük insanlarla aynı vergileri ödeyip ödemeyeceği gibi ince konulara da değinilmeye çalışılmış. Fakat film, ikinci yarıdan itibaren tepetaklak bir şekilde düşüşe geçiyor. Olayın tüm ilgi çekiciliği öldürülerek üçüncü sınıf bir toplum eleştirisi filmine evriliyor filmimiz. Sanki ilk yarıyla ikinci yarıyı farklı kişiler yazmışçasına bariz bir fark var ortada.

Filmde başrolde Matt Damon’ı izliyoruz. Paul Safranek rolüyle sıradan bir performansa imza atıyor. Karakterinin çok boyutlu olmaması bundaki ana sebep şüphesiz. Ona eşlik edecek ismin Reese Witherspoon olması planlanıyordu. Sonradan Witherspoon’un Big Little Lies için bu projeyi bırakmasına üzülmüştüm ama ne kadar doğru bir karar vermiş olduğunu görmüş olduk. Kristen Wiig’in performansının olumsuz bir yanı yok ama karakteri kötü yazılmış, zayıf bir karakter. Filmin asıl yıldızı ise sürpriz bir isme ait, Hong Chau’dan bahsediyorum. Karakteri Ngoc Lan Tran filme dahil olduğundan itibaren film düşüşe geçmiş olabilir lakin bu düşüşte filmi ayakta tutmaya çalışan ender unsurlardan biriydi Hong Chau’nun sempatik performansı. Christoph Waltz ise filmin  zayıf noktalarından biri olmuş. Galiba Waltz’u Tarantino filmleri dışında sevemeyeceğiz. Neil Patrick Harris, Laura Dern, Margo Martindale, Jason Sudeikis gibi isimler de filmde kısa süreli olarak karşımıza çıkıyor.

Sonuç olarak Downsizing, yüksek beklentilerimi karşılayamayan zayıf bir film. Harika konusunu ilk yarıda iyi işlese de ikinci yarıdaki gidişat kabul edilebilir gibi değil. Alexander Payne gibi bir ustadan böyle bir filmin çıktığına inanmak da zor. Yine de ilk yarıdaki özgünlüğün görülmeye değer olduğuna inanıyorum, beklentinizi düşük tutarak şans vermek isteyebilirsiniz…

Downsizing

6.5

Puan

6.5/10

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.