Sinema dünyasının ünlü ikililerinden olan Steven Spielberg ve Tom Hanks sinemadaki daha önceki üç buluşmaları Saving Private Ryan, Catch Me If You Can ve The Terminal ile bana kalırsa üçte üç yapmışlardı ve üç film de hala popülerliklerini koruyor. 10 yılı aşkın bir sürenin ardından ikili dördüncü bir filmde bir araya gelmeye karar verdiler, bir de üstüne filmin senaryosu Coen kardeşlere emanet edilince Bridge of Spies bu yılın en çok merakla beklenen filmlerinden biri oldu. Ben de kendi merak ettiğim 2015 filmleri listemde Bridge of Spies’ı ilk sıraya yerleştirmiştim ve bulduğum ilk fırsatta vizyona koştum. Evet, biraz önce bahsettiğim 3’te 3’lük istatistiği 4’te 4 olarak güncelleyebiliriz…

Bridge of Spies, 1950’lerdeki Amerika ve Sovyetler Birliği arasındaki soğuk savaş döneminde geçen bir hikayeyi konu alıyor. Coen kardeşlerin kaleme aldığı senaryo gerçek olaylar üzerinden esinlenerek yazılmış. Hikayenin merkezindeki James B. Donovan işini en doğru şekilde yapmaya çalışan bir avukattır. Bir gün kendisinden o günlerdeki Amerika’nın en nefret edilen adamı olan  Rus casus Rudolf Abel’ı savunması yine Amerikalılar tarafından istenir. Fakat beklentilerin aksine James Donovan işini fazla ciddiye alarak mesleğinin gereğini yerine getirecektir. Tabii bu filmin ilk kısmını oluşturuyor, ikinci kısımda ise film bir müzakere filmine dönüşüyor ve casuslar üzerinden yapılan pazarlıkları izliyoruz.

James Donovan'ın bir casusu savunması hedef haline gelmesine sebep olacaktır.
James Donovan’ın bir casusu savunması hedef haline gelmesine sebep olacaktır.

Steven Spielberg şüphesiz sinema tarihinin en önemli yönetmenlerinden biri. Yönettiği pek çok klasik filme karşın son filmi Lincoln’ü hiç sevmemiş olmam aslında bende biraz şüphe yaratıyordu ama Bridge of Spies’ta Steven Spielberg’ün büyüklüğünü tekrar görmüş oldum. Başka ellerde oldukça sıkıcı olabilecek bir senaryoyu Spielberg öyle güzel işlemiş ki hem çok akıcı hem de doyurucu bir iş çıkmış ortaya. Özellikle Almanya’daki sahnelerde Spielberg’ün tarihi dramalarda atmosfer yaratma başarısı bir kez daha gözler önüne serilmiş. Filmde yönetmenlik dışında tam bir görsel şölen vardı. Harika görüntü yönetmenliği de bana kalırsa Oscar adaylığı hak eden cinstendi.

Bridge of Spies’ın biraz zayıf kalan yanı senaryosu sayılabilir. Coenlerin senaryosu fazla tahmin edilebilir, biraz fazla tek düze kalan bir senaryo olmuş. Tabii ortada çok karamsar bir durum da yok, sadece filmin benden daha da yüksek puan alamayışının sebebini belirtiyorum.

Film bir ara kendini mahkeme filmi gibi hissettirse de mahkeme sahneleri oldukça kısa.
Film bir ara kendini mahkeme filmi gibi hissettirse de mahkeme sahneleri oldukça kısa.

Filmin başrolünde yer alan Tom Hanks, benim için en özel oyuncuların başında geliyor. Hep iyi filmler seçmesiyle bilinen iki Oscarlı oyuncu, 2002-2011 yılları arasında biraz ödün verir gibi olmuştu ve kariyerinde düşüşe geçmişti. Fakat Extremely Loud & Incredibly Close ve sonrasında Tom Hanks yeniden iyi filmler seçip, daha iddialı projelerde yer almaya başladı. Cloud Atlas, Captain Phillips gibi projelerin ardından bu yıl da Bridge of Spies ile yıla damga vuran işlerden birinde yer aldı. Filmde Tom Hanks baştan sona aktif bir rol alarak filmi sırtlıyor. Hanks’in performansı çok gösterişli değil, yani zirve yapan belli sahneleri yok ama bana kalırsa oldukça sağlam bir performans. Ben izlemekten büyük keyif aldım.

Tom Hanks’in performansının gösterişli olmadığını söylemiştim, filmin gösterişli performansının sahibi ise Mark Rylance. Tiyatro kökenli bir oyuncu olan ve kazandığı Tony ödülleri bulunan Mark Rylance sektörde saygı duyulan fakat çok fazla tanınmayan bir oyuncu. Bridge of Spies ile kazanacağı Oscar adaylığının ardından (evet adaylığı neredeyse kesin) kendisini sinemada da daha çok göreceğiz gibi gözüküyor. Diğer güçlü adayları henüz izleyemedim ama Mark Rylance’ın Bridge of Spies ile Oscar kazanması oldukça olası bir durum gibi geliyor bana.

Özetle Bridge of Spies, benim yüksek beklentilerimi karşılayan üst düzey bir iş. Belki biraz fazla tahmin edilebilir bir senaryosu olabilir ama teknik açıdan kusursuza yakın, yıllar sonra da Spielberg klasikleri arasında anılacak bir film. Spielberg-Hanks ortaklığının en iyi halkası diyemem belki ama ilk üç filme yakışan bir halka olduğu kesin. Umarım beşinci bir ortaklığı da aradan çok fazla geçmeden izleme şansı yakalarız…

Bridge of Spies

8.5

Puan

8.5/10

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.