Aynı filmi aynı oyuncularla, yıllarca devam edecek şekilde çekme fikri, aslında sinemayla ilgilenen pek çok kişinin bir dönem aklına gelmiş olsa gerek. Fakat düşüncede kolay, uygulamada bir hayli zor olan bu fikri uygulayan isim Richard Linklater oldu.

Özellikle Before Sunrise üçlemesinden tanıdığımız Richard Linklater, aslında bu işi yapmak için belki de en uygun kişiydi. Öyle ki Before Sunrise, Before Sunset ve Before Midnight filmlerini aynı başrol oyuncularıyla dokuz yıllık aralarla çekmiş ve bir yapılmamışa imzasını atmıştı. Bu kez de başka bir yapılmamışı yaptı Richard Linklater ve 12 yıl boyunca aynı oyuncularla çalışarak bir çocuğun, bütün çocukluk dönemine ışık tuttu.

Bu fikrin ses getirmesi elbette uzun sürmedi ve Boyhood yılın en çok konuşulan işlerinden biri haline geldi ve Oscar’ın da erken favorisi oldu. Eleştirmenlerin çok sevdiği film, Metacritic’teki eleştirmenlerin puanlarına göre 100 tam puan alarak bunu başaran çok az sayıdaki filmden biri haline geldi. IMDb’nin izleyici oylarına göre de ünlü Top 250 listesine üst sıralardan giriş yapmayı başaran film, buna karşın izleyicinin tümünde aynı etkiyi yaratmadı ve filmden nefret eden bir kitle de oluştu.

Ellar Coltrane

Boyhood, her şeyden önce gerçekçiliği önde tutan bir film. Adından da anlaşılabileceği üzere bir çocuğun (hatta iki çocuğun) çocukluk yıllarına gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşılmış. Filmin başarısının mimarı olan Richard Linklater, belki de kendi kızının da o yaşlarda oluşunun etkisiyle çocuklarla ilgili çok iyi gözlemler yapabilme ve onları ekrana yansıtabilme şansı yakalamış.

Filmi beğenmeyenlerin en büyük eleştirisi senaryonun içi boş bir senaryo olduğu konusunda. Evet, gerçekten de Boyhood senaryo olarak pek yeni bir şey sunmuyor izleyiciye. Fakat ben filmin böyle bir amacının olduğunu da sanmıyorum. Uzun süresine rağmen oldukça akıcı bir yapıya sahip olan bir film, zaten senaryo oyunlarına ihtiyaç duymuyor. Mason’ın yıllar içinde geçirdiği değişimi, gelişimi takip etmek bence yeterince ilgi çekici ve filmin on iki yıl boyunca çekilme amacı da bu. Bununla birlikte çocukların zaman zaman yaşadığı üvey baba problemleri, öz babasıyla ilişkileri ve Mason’ın aşk hayatı filmin içeriğini dolduran temel ögeler olmuş.

Ayrıca filmde Mason büyürken dünyada yaşanan değişimlere de değinilmesi filmi ilgi çekici kılan noktalardan olmuş. Filmin başlarında eski model oyun konsoluyla oyun oynarken gördüğümüz Mason, yıllar ilerledikçe günümüzdeki sosyal medya bağımlılığından şikayetçi bir birey haline geliyor. Siyasete her ne kadar fazla bulaşmamış olsa da Bush’tan şikayetçi olan baba, ilerleyen yıllarda Obama’nın kampanyasına destek verirken görülüyor.

Patricia Arquette, Ellar Coltrane

Oyunculara gelecek olursak…

Filmin ön plandaki ismi elbette başrol oyuncumuz Ellar Coltrane. 7 yaşında başladığı rol ile birlikte büyüyen genç oyuncu, rolünün gerektirdiğini başarıyla yerine getirmiş. Fakat, seyirciyi oyunculuğuyla çok etkilediği bir sahnesi olduğunu söylemek de doğrusu zor. Boyhood’dan sonraki kariyerinde başarılı olup olamayacağını ise gerçekten merak ediyorum.

Filmde anne karakterini canlandıran Patricia Arquette, Oscar için yardımcı kadın oyuncu kategorisinde erken favori olarak ilan edildi. Muhtemelen sezon içerisinde pek çok ödül alacak oyuncunun performansı bana kalırsa oldukça sıradan. Kendisinde ne görüldü de bu kadar iyi ilan edildi anlamak zor, kendisinin Oscar’da ne derece iddialı olabileceğini göreceğiz fakat benim favorim olmayacağı kesin.

Richard Linklater’ın yakın arkadaşı olan ve Before Sunrise üçlemesinde de karşımıza çıkan Ethan Hawke, Boyhood’un da önemli parçalarından biri olmuş. Aman aman bir oyunculuğunu göremesek de yer aldığı hemen her sahnede filme bir şeyler katmış. Bana kalırsa Patricia Arquette’ye göre Oscar adaylığını daha fazla hakediyor. Bu arada Richard Linklater, 12 yıl içerisinde kendisine bir şey olması halinde yönetmenlik görevlerini Ethan Hawke’ın üstlenmesini istemiş. Bu bilgiyi de buraya sıkıştıralım.

Diğer üç oyuncu kadar adı anılmıyor olsa da filmin önemli parçalarından biri de Richard Linklater’ın öz kızı olan Lorelei Linklater. Kendi isteğiyle çocuk yaşta kadroya dahil olan Linklater, Boyhood’un özellikle ilk yarısının başarısında önemli pay sahibi olmuş. Bu arada Lorelei Linklater, projenin birkaç yıl ilerlemesinden sonra filmden ayrılmak istemiş ve babasından karakterini öldürmesini istemiş. Fakat Richard Linklater, böyle bir olayın film için fazla şiddetli olacağını düşündüğünden kızının istediğini reddetmiş.

Lorelei Linklater, Ethan Hawke

Boyhood, yazının başında da söylediğim gibi Oscar’ın şu an için en büyük favorisi konumunda. Bununla beraber bu yıl bir hayli karışık gözüken yarışta gerilemesi de olası. Filmin 12 yılda çekilmiş olması hikayesi Oscar için ilginç bir hikaye olsa da Boyhood biraz fazla bağımsız kokan ve Oscar için küçük kalabilecek bir yapım. Ayrıca teknik kategorilerde şansının olmaması toplamda alacağı adaylık sayısının düşük olmasına neden olabilir. Genelde büyük ödülü kazanan filmlerin aynı zamanda çok sayıda adaylık da aldığı düşünülürse Boyhood için bu durum bir handikap olabilir. Tabii en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi senaryo, en iyi kurgu, en iyi yardımcı kadın oyuncu ve en iyi yardımcı erkek oyuncu kategorilerini içinde bulunduran 6 adaylıklı bir paket de Boyhood’un işini görmeye yetebilir.

Yılın en dikkat çekici işlerinden biri olan Boyhood’u sinemayla yakından ilgilenen kişiler zaten es geçemeyeceklerdir. Ben her ne kadar filmi oldukça beğenmiş ve büyük bir keyifle izlemiş olsam da herkese rahatlıkla önerebileceğim bir film değil Boyhood. İzlemeden önce beklentilerinizi çok yüksek tutmamanızda ve aksiyondan ziyade sessiz, sakin bir film izleyeceğinizi bilmenizde fayda var…

Boyhood

8.5

Puan

8.5/10

1 Yorum

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.